Bölüm 93

256 36 8
                                    

YoonGi

~5 Gün Sonra~

Uçaktan indiğimizde havaalanında beklediğimizden daha fazla insan görmüştük. Herkes ellerinde telefon bizi çekiyordu. Korumalar zar zor engelliyordu. Bu kadar ünlü olmak hiçbirimizin beklediği bir şey değildi. Diğer yandan da Amerika'da o kadar yoğun çalışmıştık ki Kore'de neler olup bittiği hakkında bir şeyden haberim bile yoktu.

Havaalanından çıkıp karşıdan karşıya geçtikten sonra bizi bekleyen arabaya bindik. Kulaklığı telefona ve kulağıma takıp müzik listemi açtım. Bir yandan da neler olmuş diye internette geziniyordum. Önce haberlere baktım. Dikkat çeken bir şey yoktu. Sonra da bizim piyasaya. Kim neler yapmış? Ve tabiki özel olarak BlackPink'e. Lisa ChanYeol adında bir çocukla Elle dergisinin kapağına çıkmıştı. Çocuğun adı derginin üzerinde yazıyordu. Acaba Jungkook'un ya da Tae'nin bundan haber var mı?

"Ya! Jungkook-ah! "

Benim önümde oturmasına rağmen araba seslerinden beni duyamayacağını düşünüp bağırmıştım.

"Efendim hyung? "

"Bundan haberin var mı? " diyerek telefonu ona uzattım. Biraz baktı. Sonra umursamaz bir ifadeyle "Artık onunla ilgilenmiyorum. " dedi.

Kaybolduğunu duyunca öyle demiyordun ama. Tae'ye döndüm.

"Tae senin haberin var mı? "

"Evet. Amerikada internette gezinirken görmüştüm. "

En azından birileri hala Lisa'yı düşündüğü konusunda dürüst olabiliyordu. Ve sıra Jennie'de. O da VOGUE dergisinin kapağındaydı. Soru 1 : Neden ayrı ayrı kapaklardalar? Soru 2 : Jennie'nin yanındaki kim? Soru 3 : Benim bundan neden haberim yok? Tamam hemen kötü düşünmeyeyim. İşle alakalı her şeyi bana anlatıyor mu sanki? Yine de onu aramamda bir sorun olmaz değil mi? Numarasını bulup aradığımda bir kere bile çalmadan telefondaki sekreter meşgul olduğunu söyledi. Başkasıyla konuştuğunu düşünerek pek önemsemedim.

Bu arada son zamanlarda aklıma takılan başka bir şey vardı. İçeriye attırdığımız o kız. Birkaç gün önce rüyama girmişti. Çok gerçekçiydi. Bu yüzden onun hakkında düşünüp duruyorum.

"Hyung geldik. " diyen Jungkook'un sesiyle kafamı kaldırdım.

"Siz gidin. Benim bir yere uğramam gerekiyor. "

"Tamam. " diyerek önemsemediler. Onlar indikten sonra şoföre döndüm. Hapishanenin adını söyledim. Umarım görüşme saatlerine denk gelebilirim. İçimdeki bu hissi atmak için onunla konuşmam gerekiyor. İşin garip yanı rüyanın beni etkilemesine rağmen hatırlamıyor olmam. Normalde insanlar etkilendikleri rüyaları unutmazlar. Ama ben uyandığımda kan ter içindeydim ve hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Geldik. "

Düşüncelere daldığımda zaman ne çabuk geçiyor. Kapı açıldı ve indim. Demir büyük kapıların önünde bekleyen adamın yanına gittim.

"Aman Tanrı'm Suga! Sizin burda ne işiniz var? Ben tebrik ederim! Yani Billboard hakkında. Harikasınız! "

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Benim için bir onur. Buraya bir bayanı görmeye geldim. Yoon MoonSun. Umarım görüşme saatine denk gelmişimdir. "

"Aslında görüşme saati biteli 5 dakika oluyor ama sizin için bir şeyler ayarlayabilirim. Biraz bekleyin lütfen. Ve sakıncası yoksa imzanızı da alabilir miyim? "

"Tabiki. "

Kısa süreliğine gitti ve elinde bir kalem bir kağıt ile döndü. Kağıdın üstüne bizim resmimiz vardı. Önce kağıdı alıp imzamı attım. Geri verdikten sonra içeriye girmeyi bekliyordum ama öyle olmadı.

"Bayanın ismini bir daha söyleyebilir misiniz acaba? "

"Yoon MoonSun. "

"Yanlış duyduğumu sandım ama doğru duymuşum. İçeriyi arayıp konuştum. Bayanın cezası bitmiş ve çıkmış. "

"Anlamadım?! "

"Bayan Yoon MoonSun'un cezası bitmiş. "

Ama bu imkansız. Onun daha fazla içerde kalması gerekiyor.

"Eminsiniz değil mi? Başka birisine bakıyor olmayasınız? "

"Gayet eminim. "

"Tamam çok teşekkür ederim. Size iyi çalışmalar. " diyerek arabaya geri döndüm. Bu imkansız. Onun çıkması imkansız. Kesinlikle imkansız. Cinayetten suçlanan o oldu. Müebbet bile olmuş olabilir cezası. Bilmiyorum çok takip etmedim. Bu kızı acilen bulmam gerekiyor. Daha doğrusu bulmamız gerekiyor.

"Biraz hızlı gidebilir miyiz? " derken telefonumu çıkartıp Jin hyungun numarasını tuşladım.

"YoonGi-yah nerdesin? "

"Hyung Tae, Jimin ve Jungkook dışındaki herkesi topla. Acil durum! "

"Ne oldu? "

"Gelince konuşuruz. Zaten kısa süre sonra orada olurum. "

"Tamam. "

Telefonu kapattıktan sonra kafamda tartmaya başladım. Bu kızın yaşlanana kadar orada kalması gerekiyordu. Yani çıkmış olmasının tek sebebi olabilir o da suçlu olmadığının anlaşılmış olması. Eğer suçlu olmadığı anlaşıldıysa Tae tekrar hapise girecek demektir. Ya da o da bizim taktiği uygulayıp kendi yerine girecek birini buldu. Bu da imkansız çünkü bizim gibi çevresi geniş değil. Tae'yi de suçlayamaz çünkü elinde kanıt yok. Peki ne yaptı da çıktı? Belki de bu kadar kurcalamama gerek yoktur. Süresi bitmiştir gerçekten. Ama bitemez. Tae'nin 20 yıl içerde kalması gerekiyordu. Jennie rahatlamaya ihtiyacım var. Güzel sesine ihtiyacım var. Tekrar numarasını bulup aradım ama yine aynı şey oldu. Bu kadar kiminle konuşuyor olabilir?

Arabanın durmasını fark ettim. Geldiğimizi anlamıştım. Arabadan çıktıktan sonra hızlı adımlara içeriye girdim. Beklediğim herkes mutfakta toplanmıştı. Şu an diğerlerinin nerede olduğu umrumda bile değildi.

"Dinlemeden önce soğuk bir su için. Çünkü iyi haberlerle gelmedim. "

"Onu anladık zaten. Hemen anlat da bir an önce öğrenelim. "

"Birkaç gün önce rüyamda MoonSun'u gördüm. Nasıl gördüğümü hatırlamıyorum ama beni çok etkilemişti. Kan ter içinde uyanmıştım. Birkaç gündür bu rüya aklımdaydı. Ben de merak edip hapishaneye gittim. "

"Ne yaptın?! " diye sinirli bir şekilde soru Jin hyung.

"İnan bana endişelenmen gereken bu değil. İzin ver de devam edeyim. "

"Tamam et bakalım. "

"Dışarda bekleyen adamdan görüşme talep ettim. Neyseki hayranımızmış ve bana ayarlayabileceğini söyledi. İçerde çalışanları arayıp sordu. Kız çıkmış. "

"Ne demek çıkmış? Nerden çıkmış? " diye sordu HoSeok.

"Hapishaneden çıkmış. Nerden olacak? Cezası bitmiş. "

"Ama bu imkansız. Onun 20 yıl içerde yatması gerekiyordu. Bu kadar çabuk çıkamaz. " diyerek karşı çıktı NamJoon.

"Biliyorum. Ben de aynı şekilde düşündüğüm için bir daha sordum ama bir yanlışlık yok. Kız bir şekilde oradan kurtulmuş ve bu bizim haberiniz yokken olmuş. Başımıza bela olabilir. Acilen onu bulmamız lazım. " 

"Öncelikle diğerlerinin bundan haberi olmamalı. Onları endişelendirmeden aramızda halledelim. Ve acele etmemiz lazım. Kızın ne zaman çıktığını öğrendin mi? "

"Hayır hyung. O kadar şaşırdım ki hemen size haber vermek için arabaya döndüm. "

"Ben tanıdığım birkaç kişiyle konuşacağım. Kız kötü bir şekilde ortaya çıkmadan onu tekrar susturmamız gerek. Lisa şu an ünlü. Yani kaybedecek bir şeyi var. Ama o kızın hiçbir şeyi yok. Kaybedecek bir şeyinin olmaması onu daha tehlikeli yapıyor. "

Doğru söylüyordu. Eğer Billboard gibi şeyler dışında bir şeyden manşetlerde yer almak istemiyorsak acele etmemiz gerekiyordu. Peki ya benim üşengeçliğimle nasıl olacak? İyisi mi onlara güvenmek. Ben de evde yapılacak bir şeylere yardım ederim. Nasıl olsa Jin hyung halleder. Yani umarım.

Playing With FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin