Jungkook
Bilgisayar başında oturmuş oyun oynuyordum. Jimin hyung yatmış telefonuyla oynuyordu. Kulağımdaki kulaklıklardan dolayı kendimi dünyadan tamamen soyutlamıştım. Hayatımı burada geçirebilirim. Sadece arada bir tuvalete gitmem gerek. Bir de birisi açlıktan ölmeyeyim diye ağzıma bir şeyler atarsa bütün problem çözülecek.
Birden çıkan kulaklığımla bütün dikkatim dağıldı ve oyunu kaybettim tabiki. Sinirli bir şekilde arkamı döndüm. Jimin hyung.
"Ya! Oyun oynuyorum! "
"Ben de yarım saattir seninle konuşuyorum sanıyorum ama meğer duvara anlatıyormuşum. "
Sanki ben dedim gel benimle konuş diye.
"Ne oldu hyung? "
Yine ne derdin var? Rose bu sefer ne yaptı?
"Rose'yi arıyorum ama her aradığımda meşgul oluyor. Sence bu kadar uzun süre kiminle görüşüyordur? "
Gerçekten oyunumu bölecek yarım saattir anlattığın konu bu muydu?
"Belki de numaranı engellemiştir. " diyerek kestirip attım ama tabiki o atmamıştı. Hızlıca doğruldu.
"Nasıl yani? Cidden engellemiş midir? Ama neden öyle bir şey yapsın ki? Acaba yurt dışındayken onu aradığımda çok mu sert davrandım? Ona mı kırıldı? "
Kurtulayım derken daha da batırdım. Harika.
"Tamam belki de başkasıyla konuşuyordur. Ama genelde aradığında hep meşgul oluyorsa ben engellediğini düşünürdüm. Nedenini de bana sorma. Bilmiyorum. "
Daha çok konuşacaktı ki içeriye Tae hyung geldi. Onun da yüzü beş karıştı. Sanırım şu an burası kızların yaptığı pijama partisinin ortamına dönüşecek. Kaçmam gerek ama en değerli eşyam burada. Bilgisayarım.
"Lisa'yı her aradığımda meşgul çıkıyor. "
Hyung sen onu neden arıyorsun ki? En son siz ayrılmıştınız. Bir daha konuşmayacaktınız. Açmaması gayet normal değil mi?
"Seninde mi?! Bakın bir şeyler dönüyor. Demedi demeyin. "
"Jungkook-ah sen de arasana. Seninle yakındı o. Belki senim telefonlarını açar. "
"Hyung sen neden Lisa'ya ulaşmak istiyorsun ki? Bir şey mi oldu? "
"Aslında kendimden de onu gizliden arıyordum. Sadece sesini duymak istedim. "
Şu halimize bak. İkimiz de aynı kişiden hoşlanıyoruz ve ben ona sesini duymasında yardım edeceğim.
Telefonu çıkartıp rehberde numarasını buldum. Beni de engellemiş olamaz. Sonuçta konuşmak isteyen oydu değil mi? Kulağıma götürdüğümde bir kere bile çalmadan telefon kapandı. İnanılır gibi değil. Beni de engellemiş.
"Meşgul. Gerçekten burda bir şeyler dönüyor. Ne olduğunu bulmamız lazım. "
Yanlarına gidip onlara soramayız. Attığımız her adım hayranlar tarafından takip ediliyor. Belki de sorun bizdedir. Ya da telefonlarımızdadır. Gidip diğerleriyle da konuşsam iyi olacak. Telefonuma bir şey olmasını istemiyorum.
"Ben gidip diğerlerine sorayım. "
Odadan çıkıp seslerin geldiği yere yani mutfağa ilerledim. İçeriye girecekken konuşmaları fark edip duraksadım. Kapının önünde dikilip neler konuşulduğunu dinlemeye başladım. Ancak konuşmanın sonuna denk gelmiştim. Çünkü Jin hyung "Ben tanıdığım birkaç kişiyle konuşacağım. Kız kötü bir şekilde ortaya çıkmadan onu tekrar susturmamız gerek. Lisa şu an ünlü. Yani kaybedecek bir şeyi var. Ama o kızın hiçbir şeyi yok. Kaybedecek bir şeyinin olmaması onu daha tehlikeli yapıyor. " dedikten sonra kimse konuşmadı. Şimdi içeriye girip neler döndüğünü sormalı mıyım yoksa duymamış gibi mi davranmalıyım? Aklımda yüzlerce soru var. Eğer duymamış gibi yaparsam bu soruların cevaplarını bulamam. Bu yüzden içeriye daldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing With Fire
Fanfiction[TAMAMLANDI] İkinci kitap Blood Sweat & Tears'a beklerim ^_^ *** "Hyung seni görmeye ihtiyacım var. " "Sorun ne? Nerdesin? " Beni daha telefonu açtığım gibi endişelendirmişti. Daha merhaba ya da alo demeden beni görmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti...