Tae
Herkes kabul ettikten sonra Jimin evden çıktı. Nereye gittiğini tahmin etmek zor değildi. Ben de aynı şey için evden çıkmaya karar verdim. Her ne kadar Lisa beni bekliyor olsa da ve her ne kadar Jungkook kardeşim olsa da ortalığı Jungkook'a bırakamazdım. Özellikle de çıkan haberlerden sonra.
Evden çıkıp kısa sürede YG şirketinin önüne geldim. Hızlıca içeriye girdim. Danışmadaki bayanın yanıma gittim.
"Pardon ben Lisa ile görüşmek istiyordum da kendisini nerde bulabilirim? "
"Siz kim oluyordunuz? "
"Arkadaşı. "
"Üzgünüm beyefendi bize önceden haber vermeyen kişilerin görmesine izin veremiyoruz. Önlem için. "
Sanki ona zarar vereceğim gibi konuşması beni deli ediyordu. Ama Jungkook gelse onu seve seve içeri alırlar. Deli olacağım.
"Arayıp ona söyleyin en azından geldiğimi. Eminim o gelecektir. "
Bıkkınlıkla telefonu eline aldı. Aradığı kişiyle konuşmaya başladı. Lisa olduğunu ümit ediyordum. Kısa süren konuşmanın ardından bana döndü.
"Yanınıza gelmek istedi ama siz gitseniz daha iyi olur. Dışardan içerisi görünüyor ve gazeteciler dışardaysa görüntü vermek istemeyiz. "
Sonunda yüzüm güldü. Nerde bulabileceğimi de söyledikten sonra kendimi merdivenlere doğru attım. Hızlıca çıktıktan sonra bir odaya girdim. Lisa içerdeydi ve yalnız değildi. Yanında Jisoo ve Jennie vardı. Beraber köşede oturmuş konuşuyorlardı ve Lisa'nın yüzüne bakarsak iyi şeyler olmadığı kesindi. Hemen yanına gittim. Karşısına yere oturdum. Jisoo ve Jennie bizi yalnız bırakmak için dışarıya çıktılar. Onlar çıktıktan sonra Lisa'nın ellerini tuttum.
"Bir sorun mu var? "
İşte o soruyu sormasaydım belki de her şey daha güzel olacaktı. Yaşananları öğrenmemle bu üzüntünün içine ben de girdim. Hala tuttuğum ellerini bırakmadım.
"Tae seni sevdiğimi bil. Tamam mı? "
Ani bir şekilde yüzüne baktım. İlk defa bana beni sevdiğini söylüyordu. Ben ona milyonlarca kez söylemiştim ama o ilk defa söylüyordu.
"Şirket yüzünden bunu yapmam lazım. Sonuçta burda çalışıyorum ve sorumluluk almam gerekiyor. Onları din- "
"Dur. Geri sar. "
"Anlamadım? "
Neyini anlamadın? Geri sar bir daha duymak istiyorum işte.
"Biraz önce söylediğini bir daha söyle. "
"Sorumluluk almam lazım. "
Bu kız gerçekten beni anlamıyordu. Ama direteceğim. Söyleyene kadar uğraşacağım.
"Daha geri. En başa. "
"Olayı bir daha mı anlatayım? "
"Hayır. Olayı anlattıktan sonra söylediğin şeyi söyle işte. "
Bir süre sonra insan sinir sistemini kaybedebiliyor. Aşırı beklemekten heyecanım tavan yapacak şimdi.
"Anladım. "
Yüzü kızardı ama söylemedi. Kafasını aşağıya eğdi. Hala tuttuğum elini bırakıp kafasını kaldırdım. Gözlerini kocaman açıp yüzüme baktı.
"Hala söylemedin. "
Güldü. Gülme. Söyle. Duymak istiyorum.
"Tae seni sevdiğimi bil. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing With Fire
Fanfiction[TAMAMLANDI] İkinci kitap Blood Sweat & Tears'a beklerim ^_^ *** "Hyung seni görmeye ihtiyacım var. " "Sorun ne? Nerdesin? " Beni daha telefonu açtığım gibi endişelendirmişti. Daha merhaba ya da alo demeden beni görmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti...