Bölüm 20

820 93 6
                                    

YoonGi

Evden NamJoon'la çıktığımızda beni sakinleştirmeye çalışıp başarmıştı. Ancak bu sefer de duyduğumuz haberle ikimiz de yıkıldık. Jin hyung olaydan haberi olan ilk kişiydi. O da haberi aldığı gibi hemen beni aradı. İşi HoSeok'a vermesini istememeliydim. Şimdi o arabanın içinde ben olsaydım böyle bir olay belki yaşanmayabilirdi. Zaten arabanın içindeki kişi ben olsaydım Lisa'yı arabaya almazdım. Neden böyle bir şey yaptılar onu bile bilmiyorum. Olayın nasıl yaşandığını da bilmiyorum. Tek bildiğim şu an üçünün de hastahanede olduğu. NamJoon'la birlikte bir taksi çevirdik. Taksiye olabildiğince hızlı gitmesini söyledikten sonra varmamız çok uzun sürmedi. Arabadan indiğim gibi bu sefer içeriye doğru koştum. Danışmadaki bayandan HoSeok ve Jungkook hakkında bilgi istedim ancak bana sadece aile yakınlarına bilgi verebileceğini söyleyip duruyordu. Hemen telefondan Jin hyungun numarasını tuşlayıp nerede olduklarını öğrendim. Merdivenlere doğru yöneldik. Asansörü beklemekle zaman kaybedemezdik. Sonunda ikinci kata çıkıp ameliyathanenin girişindeki Jin hyungu gördük. Yanına doğru gittiğimde beni fark edip oturduğu yerden ayaklandı. Ancak yalnız değildi. Diğer kızlar da yanındaydı. Onlar koridorun sol tarafındaki banklarda otururken Jin hyung sağ tarafta oturuyordu.

"Ne oldu? Durumları nasıl? Olay nasıl yaşanmış? Bir bilgi var mı? "

"Hepsinin durumunun kritik olduğunu söylediler. Ameliyata alalı biraz olmuş. "

"Ailelerine haber verdin mi? "

"Hayır. Durumları iyi olana kadar söylemeyi düşünmüyorum. "

"Ne saçmalıyorsun? Onların da bilmeye hakkı var. "

Yanından ayrılıp koridorun başına geldim. Telefondan HoSeok ve Jungkook'un annesinin numarasını bulup ikisini de sırayla aradım. Ardından tekrar onların yanına döndüm. Kısa bir süre sonra Jimin de geldi. Dört kişi banka geri kalanımız da yere oturmuş iyi bir haber gelmesini bekliyorduk. Jimin'e de bildiklerimizi anlattıktan sonra yapacak bişey kalmamıştı çünkü. Bir saatlik bekleyişin ardından ameliyathane kapısı açıldı ve içeriden bir doktor çıktı. Hepimiz filmlerdeki gibi başına toplandık. Ağzından çıkacak birkaç iyi kelime için yalvarır gözlerle ona bakıyorduk.

"Pekala ameliyat iyi geçti. Diğer iki arkadaşın durumu nasıl bilmiyorum ama benim ameliyatını yaptığım kişi için konuşursak ortada kritik bir durum kalmadı. Kaza sırasında en az incinen o olmuş. "

Tamam doktor iyi güzel konuşuyorsun da senin ameliyat ettiğin kişi kim? Ağzımı açıp onu soracakken Jimin atladı.

"Sizin ameliyat ettiğiniz kişi kim? "

"Bir kız. Sarışın. "

"Kahretsin! "

Tepkimi sesli bir şekilde vererek ortamdan uzaklaştım. Tekrar banktaki yerimi alıp ellerimi saçlarıma geçirdim ve kafamı aşağıya eğerek dizimi titretmeye başladım. HoSeok ve Jungkook hala içerideydi. Aradan bir saat geçmesine rağmen onlar hala içerideydi. Ve o kıza hiçbirşeyi olmamıştı. Gerçekten inanamıyorum.

"Kahretsin derken? Lisa'nın ölmesini mi istiyordun? "

Kafamı kaldırıp baktığımda Jennie'nin yüzüyle karşılaştım. Gerçekten şu an ihtiyacım olan tek şey böyle karşımda gerizekalıca konuşan biriydi teşekkürler.

"Lisa şu an umrumda bile değil. İster ölsün ister yaşasın. Ben kendi kardeşlerimin derdindeyim. Doğal olarak onlardan haber gelmeyince tepkimi de ortaya koyabilirim. "

Bişey demeden yanımdan uzaklaştı. Diyemezsin de zaten. Sonuçta mantıklı bir açıklamayla çıktım karşısına. Mantıklı ve doğru.

Lisa ameliyathaneden çıkartılıp yoğun bakıma alındı. Kızlar da yanımızda ayrıldı. Böylece hep beraber beklemeye devam ettik. Beklemek beni deli ediyordu. Elimden gelen yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Oturuyordum sonra kalkıp gezinip tekrar oturuyordum. Aradan geçen birkaç saat sonra başka bir doktor daha çıktı. Yine onun başına toplandık.

"Her şey güzel geçti. Merak edilecek bişey yok. Hasarları çok olmasına rağmen iyileşmeyecek kadar kötü değil. Emniyet kemerini takması onun hayatını kurtarmış diyebiliriz. Ancak birkaç gün uyanamayabilir. Sanırım kafasını çok kötü çarpmış. Zaten geldiğinde de kanaması çok fazlaydı. Ayrıca iç kanama olasılığı da var. Birazdan yoğun bakıma alacağız. "

En azından birisinin iyi olduğunu bilmek içimizi rahatlatmıştı. Ancak hangisinin iyi olduğunu bilmiyorduk.

"Ameliyat ettiğiniz kişi kimdi? "

"Sanırım adı Jeon Jungkook. "

"Peki teşekkürler. "

Tamam küçüğümüzün durumu iyi. Bu gayet iyi bir haber ancak HoSeok hala içerde. Jungkook içerden çıkıp yoğun bakımın oraya götürüldü.

"Jimin sen Jungkook'un başında bekle. HoSeok hakkında bir gelişme olursa sana haber veririz. Jin hyung sen de yarın çalışacaksın eve git. Dinlen. Ben burdayım. "

"Herhangi bişey olursa beni ara YoonGi. "

"Mutlaka arayacağım. "

Jimin yanımızdan ayrılıp Jungkook'un yanına gitti. Jin hyung da eve. Zaman geçiyordu ama HoSeok hala oradan dışarıya çıkamıyordu. Olay sabah saatlerinde yaşanmış olmasına ve sabahleyin ameliyata alınmış olmasına rağmen hala çıkmamıştı. Ve saat beşe yaklaşıyordu. Bu kadar uzun sürecek ne olmuş olabilir ki? Neden çıkmıyorsun HoSeok? Onun hala çıkmıyor olması beni daha da endişelendiriyordu. Doktorun söylediğine göre de Jungkook bir süre uyanmayacaktı. Keşke sizin yerinizde ben olsaydım. Keşke Jin hyungdan böyle bir şey istemeseydim. Şimdi belki de benim yüzümden bu haldesiniz.

"Hyung üzme kendini. O da çıkacak. "

Kafamı kaldırıp NamJoon'a baktım. Gelip yanıma oturdu. Söylediğine tepki vermedim. O ise yanıma oturduktan sonra konuşmaya devam etti.

"Burda dururken düşündüğüm çok şey oldu. Jin hyung çalıştığından dolayı çok fazla bizimle beraber olamıyor. Bizi de uzaktan kontrol ediyor. Ondan sonra en büyük de sensin aramızda. Bu yüzden sana da çok sorumluluk düşüyor. Bunu anlıyorum. Dışardan bakınca bizi takmıyor gibisin. Ama öyle olmadığını biliyorum. Bizi her zaman düşünüyorsun ve bu yüzden sana minnettarım. "

Dönüp tekrar ona baktım. Gözleri dolmuş ağlamaya hazırdı. Tek bir cümlemle ağlayacak gibiydi.

"NamJoon benim tek arkadaşım sizlersiniz. Benim için değerlisiniz hepiniz. Bunları da aklına iyi kazı belki bir daha benden duyamayabilirsin. "

İkimizde gülmeye başladık. Ancak doğruydu. Onlara pek fazla onları sevdiğimi söylemiyordum. Böyle ortamlar her zaman duygusallaşmaya hazır ortamlardır. Ama şimdi değil. Şimdi HoSeok in güçlü olmak zorundayız. O çıkana kadar ve ikisi de gözlerini açana kadar göz yaşı yok. Onlar uyandıklarında o zaman mutluluktan herkes göz yaşı dökebilir. Hadi HoSeok güçlüsün çık şu odadan.

Playing With FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin