Sahur için bekleyip sabahlayanlar burada mı? Herkes yemeğini yemiştir herhalde. Belki çoktan uyumuşsunuzdur bile. Telefonum bozulduğu için yeni bölüm yazıp yayınlayamadım. Daha yeni bitiriyorum. Umarım beğenirsiniz.
Tae
Sonunda bu lanet yerden kurtuluyordum. Çantama eşyalarımı doldurdum. Artık çıkmaya tamamen hazırdım. Tek eksik olan gardiyanın beni çağırmasaydı. Bu iki sene boyunca buraya dayanmak benim için zordu. Kimsem yok, telefon yok, internet yok. Bir insanın intihar etmesi için yeterli pek çok sebep var. Yalnız başımayken düşüncelerimle yalnız kalmış olmam beni daha da intihara sürüklüyordu. Ziyaret günlerinde gelen hyunglarım ve Jungkook olmasa gerçekten burada çürürdüm.
"7452! 7452! "
Seslenilen benim numaramdı. Hemen ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
"Çıkıyorsun 7452 hazırlan. "
"Hazırım. "
Gardiyan kapıyı açtıktan sonra geri dönüp çantamı aldım. İlk önce kaldığım bu iğrenç yerden çıktım. Koridorlarda uzun bir yürüyüşün ardından gerekli işlemler yapıldı. Ardından hapishanenin çıkış kapısına kadar gardiyanla beraber yürüdüm. Kapı açıldı. O anki duygularımı kelimelere dökemezdim. Ben artık dışardaydım. Ben artık özgürdüm. Yüzümde kocaman bir mutlulukla açılan kapıdan dışarıya çıktım. Herkesi karşımda görmemle elimdeki çantayı yere bırakıp koşarak yanlarına gittim. Hepsine tek tek sarıldım. O kadar mutluydum ki bunca yıllık hayatımda bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
"Sana küçük bir sürpriz hazırladık. "
Şaşkınlıkla Jin hyungun yüzüne baktım. Hepsi birden yavaşça ayrıldı. O kadar mutluydum ki arkalarında saklanan Lisa'yı fark etmemişim bile. Dolmuş gözleriyle bana bakıyordu. Hızlıca onu kendime çekip sarıldım. Onun da kolları anında boynumu buldu. Hem kokusunu içime çekiyordum hem de saçlarına öpücükler konduruyordum. Uzun bir sarılmanın sonunda ayrıldığımızda yüzüne baktım. O tatlı pembe dudaklarına bir öpücük kondurmak istiyordum ama aramızda bir şey olmadığı için kendimi engelledim. Yavaşça ondan ayrıldım. Koşar adımlarla geri dönüp çantamı aldım. Tekrar yanlarına gittim. Arkada bekleyen üç araba vardı. Bir tanesine Jin, YoonGi, HoSeok ve NamJoon hyung diğerine Jimin hyung ve Jungkook bindi. Sonuncuya ise Lisa ve ben. Arka koltuğa oturduğumuzda şoför sürmeye başladı. Ona doğru döndüm. Sarıldığımızda ağlamasına rağmen hala damla damla yaşları dökülüyordu. Elimi uzatıp gözlerindeki yaşları sildim.
"Ağlama artık. Neden ağlıyorsun? "
Yüzüme doğru döndü. Ben sildikçe akan gözyaşlarını kendisi silmek ve toparlanmak için ellerimi yüzünden çekti.
"Bilmiyorum. Mutluluk gözyaşları işte. "
Gülümsedim. Ardından cam tarafına döndüm. Bundan sonra ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ama o biliyordu.
"Sen nasıl çıktın? Daha 18 senen vardı. "
Nasıl çıktığımdan haberi olsun istemiyordum. Sonuçta onları hyungların elinden kurtarmak için o kadar uğraşmıştım. Şimdi birisine suç atarak çıktığımı öğrenirse bana sinirlenip konuşmayabilirdi.
"Eğer istiyorsan geri gireyim? "
"Hayır o anlamda söylemedim. Merak ettim sadece. "
"Tamam arabayı çevirelim de ben geri gideyim. Birileri 18 sene daha yatmamı istiyor. "
"Tamam bişey sormadım tamam. "
Zaferle gülümseyip tekrar yola döndüm. Gerçekten iki sene boyunca bu anı bekledim. Ama Lisa'yla konuşacak kelime bile bulamıyordum. Ne diyeceğim ki? Bizden mi bahsetmesem. Sonuçta artık çıktığıma göre aramızda bir şeyler olabilir değil mi?
"Lisa ben seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum. "
"Tabi konuşalım. "
Ağzımı açıp kelime etmeme fırsat bırakmayan şofördü. Arkasına döndü.
"Geldik efendim. "
Başımla onayladım. Kapı açıldı ve ikimizde çıktık. Lisa'yı bırakmaya gelmiştik. Öndeki arabalardan sadece bir tanesi durmuştu. O da Jimin hyung ve Jungkook'un olduğu arabaydı. Lisa bana sarıldı.
"Çıktığına gerçekten çok sevindim Tae. Bundan sonra kendine iyi bak. "
Gülümseyerek "Hıhı" gibi bir ses çıkarttım. Ardından arabaya tekrar döndüm. Ben arabaya bindiğimde diğer arabadan Jungkook çıktı. Lisa'ya doğru yürüyüp sarıldı. Ondan sonra neler oldu bilmiyorum. Çünkü araba hareket etmeye başladı. Ancak içimdeki ses bana kötü şeyler düşündürüyordu. Aralarında bişey mi var? Neden sadece onların olduğu araba durdu diğer hyunglar yola devam etti. Lisa ve Jungkook birbirlerine sarılacak kadar yakınlar mı? Diğer yandan da ne saçmalıyorum diye düşünmeye başladım. Sonuçta Lisa bana beni bekleyeceğini söylemişti değil mi? Ama ne olarak bekleyeceğini söylemedi? Arkadaşça mı sevgili olarak mı? Bir insanı nasıl beklersin ki? Arkadaşça bekleyecek hali yok ya. Hem arkadaşça beklemek ne? Böyle bir kelime mi var? Beraber olalım diye beklemiştir. Ahh şu ikilemlerden bir an önce kurtulmam lazım.
"Şoför bey adınız nedir? Sanırım Jin hyungun şirketine bağlı çalışıyorsunuz? "
"Adım Kim Je Ha efendim. Ve evet Bay Kim SeokJin'in şirketine bağlı çalışıyorum. "
"O zaman her şeyden haberin vardır değil mi Je Ha? Ben yokken neler oldu? "
"Pek bir şey yok efendim. Herkes eski hayatına geri döndü. Şu an sizi de Daegu'ya götürüyorum. Ailenizin yanına. "
"Peki Lisa? O neler yaptı. Ya da YoonGi hyung ve Jennie. Beni ziyarete geldiklerine onlara böyle sorular soramadım. "
"Onlar hakkında pek bir bilgim yok efendim. Ancak Bayan Lisa BlackPink adlı bir grupla arkadaşlarıyla beraber çıkış yaptı. Şu an çok popülerler efendim. "
Vay! İşte bu şaşırtıcıydı. Onun yetenekleri olduğunu bilmiyordum. Gerçi nerden öğrenecektim ki değil mi? Sonuçta kısa bir süre beraberdik sonra da ben içeriye girdim. Neyse daha merak ettiklerim var.
"Jin hyung? O neler yapıyor? "
"O da normal hayatına devam ediyor. BlackPink grubundan Bayan Jisoo ile birliktirler. Ama hiçkimsenin bundan haberi yok. Fanların bilmemesi gerekiyor. "
"Anladım. "
Yokluğumda Jin hyung Jisoo ile beraber mi oldu? Gerçekten karışmış ortalık. Nasıl olur? O kızlarla arasında bağlantı olabilecek son kişi oydu oysa ki. Je Ha bir tek Jin hyung hakkındaki şeyleri biliyordu. Öyleyse diğer yaşananları onlara sormam gerekiyordu. Ancak Daegu'da yaşayacağım için artık onlarla fazla konuşamazdım. Sonuçta herkes kendi hayatını yaşıyor.
"Kim Je Ha? "
"Evet efendim? "
"Beni Jin hyungun evine götürür müsün? Onun yanında kalmak istiyorum bugün. "
"Bunu Bay Kim SeokJin'e sorsam iyi olacak. "
"Hayır diyeceğini sanmıyorum. Biz oraya gidelim. "
Diretmeden söylediğimi kabul etti. "Peki efendim. "
Jin hyungun evine doğru ilerledik. Eğer Jin hyungun evinde kalırsam kaçırdığım her şeyi öğrenebilirim. Nasıl Jisoo ile birlikte oldu? YoonGi hyung ve Jennie'ye neler oldu? Ve en önemlisi Jungkook ve Lisa arasında ne var? Ne kadar yakınlar? Kafamı kurcalayan bütün soruları ondan öğreneceğim. Hatta belki eskisi gibi aynı evlerde kalabiliriz. Belki her şey eskisi gibi olur.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing With Fire
Fanfiction[TAMAMLANDI] İkinci kitap Blood Sweat & Tears'a beklerim ^_^ *** "Hyung seni görmeye ihtiyacım var. " "Sorun ne? Nerdesin? " Beni daha telefonu açtığım gibi endişelendirmişti. Daha merhaba ya da alo demeden beni görmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti...