Bölüm 5

884 65 3
                                    

Yamaç iç çekti. "Ne demek bu?"

"Basbayağı ruhum hasta demek. Ben kendimi oradan kurtarmayı başaramadım"

Hiç çekinmeden konuşmaya başlamıştım. Bir anda çözülmüştü dilim.

"Buradasın ama her şeye rağmen"

Kafamı salladım. Haklıydı.

"Bugün bir patatesi bile soyamadım biliyor musun? İnsan derisi soymak gibi deyip bıraktım. Ben orada... Ben bir adamı sevdim. Orada yani. Ama bunu yapmamam gerekiyordu. Yani eğitim kampında, oradaki orduda yasaktı. Benim orduda kalmam gerekiyordu. Bu yüzden onlar beni ordudan çıkarmaya karar vermeden önce onlara layık olduğunu ispatlamak için onlara sevdiğim insanı ülke ve amaç uğruna harcayacağımı gösterecektim" Gökyüzüne baktım karanlık çökmeye başlamıştı.

"Harcadım. Ben harcadım. Sevdiğim adamı. Cinayet de değil bu, biliyorsun değil mi? Bunun adı yok bende. O kadar iğrenç bir şey ki kendi çıkarın için sevdiğini harcamak"

Burnumu çekip tekrar uzağa baktım. Ağlamayacaktım. Yeri yada zamanı değildi.

"Biliyor musun hiç yalvarmadı. Bağırmamaya çalıştı. Sanki canımın daha çok yanmasını istemiyor gibiydi. Ama onun canını acıtan bendim.  Sonra çok düşündüm bana yaptıkları işkence acaba bunun cezası mı diye"

Yamaç dikkatle beni izliyordu.

''Bir görev uğruna...Neler yapılabilir en fazla?'' Sanki yeniden fark ediyormuşum gibi kendi kendime konuştum.

''Sende onun yerinde olabilirdin. O da sana aynısını yapmak zorunda kalabilirdi. Yapman gereken buydu.Eğer bilseydi eminim seni anlardı''dedş Yamaç. Buruk bir tebessüm geçti dudaklarımdan.

''Katilini anlamak ha? Sen benim tahmin ettiğimden de manyaksın sanırım Yamaç Koçovalı''

''Ee manyakların şahı ile büyüyünce böyle oluyorsun, Azra Sencer''

''Tamamen iftira bu arada'' dedim ve güldü. Yüzümde tanıdık tebessümle gülüşünü izledim.

''Dövme yaptırdın mı bari? Çukur dövmesi?''
Küçükken yaptırmaktan bahsederdik. Ben eğitime girdiğimde bana yasaklanan şeyler arasındaydı. Vücudumda herhangi bir işaret taşıyamazdım.

''Yaptırdım'' kazağını çekiştirip göğsünün üzerindeki kırmızı mürekkeple çizilen işareti gösterdi.

''Sen?''diye sordu. Kafamı iki yana salladım.

''Yasaktı. Ama artık yaptırabilirim. Bir ara gidelim''

''Bu kadar bağlı mısın sen buraya?''

''Şuan burada olduğuma göre? Hem diyene de bak, sen bile dönmüşsün. Ne güzel dertsiz tasasız şarkı söyleyip gitar çalıyordun sen'' dedim. Tek kaşını kaldırdı.

''İzlemeye mi geldin?''

Eğer izleyip de yanına gitmediğimi öğrenirse bana çok kızacaktı.

''Bir nevi, evet''dedim sonunda. Kafasını sallayıp uzağa baktı.

''Ama bana görünmek istemedin''

''Dedim ya gidecektim zaten. Önemi olmazdı''

''Olurdu Azra. Kahraman Abim gelip öldü dediğinde, ben onu son bir kez daha gördüm diyebilirdim''

''Şimdi de görüyorsun ama bir şeye yaramıyor'' dedim ve yüzünü aniden bana çevirdi.

''Ne demek şimdi bu?''

ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin