"Akın?" ben şaşkınlıkla ona ve Erdeme bakarken Akın konuştu. "Senin çizimlerin olduğu çok belliydi.Eskiden çizdiğimiz her arabanın çizgisini siyah çizer üzerinden kırmızı ile giderdin" Erdeme yaptığım çizimlerden bahsediyordu.
"Sizinkileri eve bırakırken gördü çizimleri" kafamı salladım.Akın çok zeki bir çocuktu.Tilki olan bendim ama o da kurnaz ve zekiydi. Akın nefes verip bana sarıldığında ne yapacağımı bilemedim.Ellerimi etrafına sardım.
"Dedem seni korurken ölmüş, doğru mu?" nefes alıp ağlamamak için yukarı, gökyüzüne baktım.Akın kendini geri çekerken beni inceledi.
"Doğru" dedim sadece. Demek Emmi söylemişti. "Amcan, amcanlar, biliyor mu?" babalarının benim için öldüğünü düşünürlerse nasıl hissedeceklerdi? Akın kafasını iki yana salladı. "Avukat cenazeden sonra uğrayıp Emmi ile konuştu.O söyledi. Kadınlar da o zaman öğrendiler.Amcamlar ile konuşmak için götürüldükleri cezaevine gitti sonra" dudağım titrediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.Benim hakkımda ne düşünürlerdi?
"Yamaç?" kafasını olumsuz anlamda salladı. "O kendinde bile değil" diyecek bir şeyim yoktu kafamı yere eğdim. Akın omuzlarımı kavradı.
"Dedemin çalışma masasının altındaki dinleme cihazını sen mi koydun abla?" ne dediğini anlamam bir kaç dakikamı almıştı. "Kıbrıstaki adam her kimse ona mı çalışıyorsun sen?" beynimden kurşun yemiş gibi olmuştum.
"Davut..." ben bağlantıyı kurmaya çalışırken kelimeler beynimde adeta dönüyordu. "Demir iş yapmak için... Onun için dedi... Onun için Çukurla bir derdi var dedi... Bizi Kıbrısta kurtardı...Neden şimdi?" Akının ellerinin arasından kurtulmuş sonbahar yaprakların arasında sağa sola gidiyordum.
"Azra, dur bir saniye!"Erdem beni durdurmaya çalıştı kolumu onun elinden çektim.
"Ben koymadım, ben değildim, dinleme cihazını ben koymadım, benim hiçbir alakam yok, yemin ederim yok!" ben durumu Akına açıklamaya çalşıyordum ama kendimi doğru düzgün ifade bile edemiyordum. "Tamam, abla, tamam sakin ol" Akın tam gözlerimin içine bakıp beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Sen yapmadın bunu biliyoruz artık ama daha önemli bir sorun var" ben ve Erdem de odaklanmış onun diyeceklerini bekliyorduk. "Kim koydu?" ben birkaç adım gerileyip banka çöktüm.Anılar arasında geziyor bana şüpheli gelen bir şeyler arıyordum. Ev halkından biri olamazdı. Erdem aklımdan geçtiğinde göz ucu ile ona baktım. O değildi.Hislerim beni yanıltmayacaktı. O yapmamıştı.Verdiği tepkiden onun da bu durumdan yeni haberi olduğunu anlamıştım.
Aklıma gelen düşünce ile başım döndü. "Demir" adını sayıklayıp yerimden fırladığımda beni tutmaya çalıştılar. Erdem iki kolumu da tutup beni sarstı."Azra dur bi, dur!" Erdem sesini yükselttiğinde durup ona baktım.
"Abla bunu koyan kişinin eve girmiş olması lazım, aynı zamanda yüksek yerlerde tanıdıkları olması lazım,bir de tabii konuşmaları dinlemek için bir sebebi" Akın bana açıklama yaparken düşünüyordum.Demir olabilirdi. Evin yakınına gelmişti. Çalışma odasının dibine kadar girmişti.Yüksek yerlerdeki tanıdığı da elbete Vedattı.Erdem sakin olduğumdan emin olup beni bıraktı."Demir, o senin birlikte kaldığın adam mı?" diye araya girdi .
Kafamı salladım. "Bunu yapmak için bir sebebi var mıydı? Yani Koçovalılarla ne derdi olur ki?"dedi bu defa. Banka tekrar oturduğumda artık tamamen emin değildim.Beni dinlemişlerdi onu biliyordum ama Koçovalıları dinlemek için bir sebepleri olması gerekiyordu.
"O odada konuşulan her iş tepe taklak oldu.Sonra sadece konuşulanlarla bu işleri berbat etmenin yetmeyeceğini söylediler. Onları izliyor olmak lazımdı aynı zamanda.Bunu da evden biri yapmış olmalıydı.Yani nereye gittiklerini falan sen biliyordun, onlarla gidiyordun" kafamı salladım. Sonra Sırplar ile olan iş ve benim Çukurdan çıkmam arasında kalan süreyi düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanfictionSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...