Kendi evimin önünde duran arabadan inmek için Salihin kolunu tuttum. Arkamızda bir çatışmayı bırakmış ve hızla mahalleye dönmüştük.Benim polisler tarafından çevirmeye yakalanma riskim olduğundan Salih ara yolları kullanmıştı.
"Yamaç yukarıda"dedi ben kapıya ilerlerken.
"Sağol Salih"deyip içeri girdim.Demir kapı arkamdan gürültü ile çarpıldı.Trabzanlara tutunarak çıkmaya çalışıyordum.Ama midem bulanmaya başlamıştı.Renasın kapısının önüne geldiğimde kendimi durduramayıp kapının önüne midemde ne var ne yoksa çıkardım.Kafamı kaldırıp,kapıya ve yere baktım.Yardıma ihtiyacı olan bir çocuk gibi Yamaca seslenmeye başladım.
Sesim tüm apartmanda yankılanıyordu.Yukarıdaki kapı açılınca o tarafa doğru baktım.Hemen önünde durduğum kapı da açıldığında bir süre Renas ile birbirimize baktık.Ben ona gülümsemeye çalışırken o durumu idrak etmeye çalıştı.
"Buraya ben kustum" deyiverdim bir anda.
"Görebiliyorum" dedi hafifçe gülerken.
"Tutuklanacak mıyım?"
"Hayır" dedi bir kahkaha atarken.
"Oh,iyi çünkü eğer ben tutuklanırsam..." ben cümlemi bitirmeden Yamacın eli bileğimi kavradı. Sıcak parmakları soğuk bileğimin altında atan nabzımı hızlandırdı. Kesinlikle tamamen sarhoş değildim ama o beni sarhoş ediyordu.
"Azra" gözlerim onun gözleri ile buluştu.
"Buraya ben kustum" diye tekrarladım.
"Kusura bakmayın, biraz fazla içmiş sadece.Ben onu yukarı çıkarıp,burayı temizlerim" dediğinde bileğimi elinden kurtardım.
"Ben temizlerim"yukarı çıkmak için merdivenlere yürüyordum ki başım dönmeye başladı ve sendeledim.Yamaç beni yakaladı.
"Hadi Azra" dedi beni kucağına alarak.
"Sen dönme ben hallederim" dediğini duydum Renasın, sonra gözlerim kapandı.
Ertesi sabah gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum.Yamaç yanımda değildi.Mutfaktan gelen sesleri duyduğumda hemen yanımda duran silaha uzandım.Emniyeti kapatmış o tarafa doğru sessizce ilerliyordum.
Mutfakta bir şeyler hazırlayan Yamacı görünce nefes verip silahı önümde duran masaya bıraktım.Yamaç çıkardığım ses ile bana döndü. "Uyanmışsın"bana doğru gelip alnıma bir öpücük bıraktı.
"Şşş" dedim işaret parmağımı dudaklarına bastırarak. "Çok bağırıyorsun"kafamı ovaladım.
"Geceden kalmasın" dedi gülerek. Bana su ve bir tablet uzattı. "Hadi iç" dediğini yapıp ilacı attım.Ben elimi masaya dayamış,kafamı da elimle dengede tutmaya çalışıyordum.
"Renasın kapısının önüne mi kustum ben?"anılar yeni yeni gelmeye başlamıştı.
"Sadece kusmakla kalmadın,tutuklanman gerekip gerekmediğini de sordun.Kendini ifşa edecektin yani" önüne bir tabak koydu.
"Güzel içmişim" dediğimde bir kez daha güldü.Anıların devamı da şimdi zihnimde canlanmaya başlamıştı.
"Mekanda bir çatışma oldu"
"Haberim var.Salih söyledi.Beni bekliyorlar şimdi.Dün gece hem orada hem de bizim korumamız altında olan bir otoparkta çatışma oldu"
"Adamları biliyor musunuz?"
"Yok, Çukurdan değiller.İki tarafı da tanımıyoruz"
"Ama kim olduklarını biliyorsunuz"kafasını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanfictionSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...