''Azra Sencer diye biri hiç var olmamış''
Selim abiden duyduklarım ile vücudum buz gibi oldu. Birinin beni araştırıp bana denk gelmemesi benim açımdan kötü bir şey değildi ama onlar, beni Azra olarak biliyorlardı. Onlar için bu tuhaftı.
''Bunun mümkün birkaç açıklaması var. Ya sen Azra değilsin, bir şekilde onun yaşamamış olduğunu göstererek ondan kurtulduğunu örtbas ediyorsun. Ya da bu zamana kadar sen zaten yoktun. Buradan gitmeden önce bile var olmamıştın sen hiç. Yoksun''
Selim her zaman zekiydi. Her zaman sinsiydi. Bunu hep takdir ederdim ama bana karşı kullanılması hoşuma gitmemişti.
Açıklama yapmak için ağzımı açmıştım ki devam etti.
''Ben ilki demek istiyorum. O kadar tuhafsın ki. Sen o kız olamazsın. Üstelik onun yerine geçmeye çalışıyorsun. Cumaliyi, diğerlerini hikayelerle oyalıyorsun. Ne istiyorsun?''
Bana bir adım daha yaklaştı. Belinde emaneti olduğuna emindim.
''Selim, bunun bir açıklaması var'' dediğimde, nefesini dışarı verdi.
"Ben hikaye dinlemek istemiyorum''dedi. Bir adım geriledim.
''Hikaye anlatmayacağım. Neden bana dair bir şey olmadığını anlatacağım. Otur bi''
Selim arkasında duran koltuğa oturdu. ''Seni dinliyorum''
''Babamı hatırlıyorsundur. Nihat. Ben doğunca anneme eğer beni nüfusa kaydederlerse ilerde peşime düşeceklerini söylemiş. Annem korkmuş. Buradan ayrılmamızın asıl sebebi annemin işi aslını öğrenmesi zaten. Korkusu Nihat' da değil üstelik. Benim...yani babam anlaşmış şey için...şeyle...'' yüksek sesle söyleyince beni bulacaklar gibi hissediyordum. Sahip olduğumu düşündüğüm son şeyleri de kaybedecekmişim gibi...
''Ne için Azra? Konuş''
''Hükümet ile. Benim uluslararası bir süikastçi olmam için'' Selim gözlerini kırpıştırdı.
''Ne süikastçisi? Baban mı istemiş bunu? Öz baban?'' arkamdaki tekli koltuğa oturdum.
''Evet. Ben bebekken kaderim belirlenmiş meğer. Söz hakkım olmadı''
''Peki neden böyle kaçtın? Niye seni arıyor bu adamlar?''
''Selim abi sana sorduğun sorunun cevabını verdim ötesini söyleyemem.Bunu benden isteme''
''Azra seni kimden ve neyden saklamaya çalıştığımızı bilmek hakkımız bunu biliyorsun değil mi?''o an haklı olduğunu anlamıştım. Onların canını ne uğruna tehlikeye atıyordum ben?
''Tamam.Öğrenmek istediklerinize cevap vereceğim ama tek tek değil. Bir defa anlatacağım. Hepinize tek bir defa. Sonra karar verirsiniz kalmam doğru mu değil mi diye'' Selim ayağa kalktı.
''Yarın sabah çocuklar seni alıp kahveye getirir''Selim kapıdan çıkıp gitti. Etrafıma baktım.Bunun altından kalkmak kolay olmayacaktı. Saklamak daha kolaydı.Aynı şeyleri defalarca anlatmak o anları tekrar yaşamama sebep oluyordu.
Sabah olduğunda yattığım çift kişilik yataktan kalkıp kendimi duşa attım. Karnımdaki yaraya baktım. Neredeyse kapanmış ve tüm dikişleri sökülmüştü. Duştan çıkıp çantama bakındım, giyecek bir şeyim yoktu. Bir gün önce giydiğim kıyafetleri giyindim. Saçımı kuruturken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Celasun ve Meke ile karşılaştım.
"Abla günaydın. Selim abi dedi ki kahveye gelecekmişsin" Meke bana durumu açıkladı.
"Geliyorum şimdi" çantamı ve masanın üzerinde duran anahtarı alıp çıktım. Arabaya binip kahveye doğru yol aldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanficSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...