Bölüm 8

774 51 4
                                    

Odadan çıkıp aşağı indim. Kahvaltı her zamanki saatinde hazırlanmıştı. Ben koridorda öylece dikilirken Damla arkamdan geldi.
"Seninkinin suratı mor"

Masada oturan Yamaca göz ucuyla baktım.
"O hak etti" dedim. Damla kafasını yana eğdi.
"Ne bu sizin öfkeniz ya?"

Ben bilsem ona da anlatacaktım ama işte bilmiyordum. Benim bir şey demediğimi gören Damla beni salona doğru itti.

"Hadi otur"deyip yerimi gösterdi.
Yamaç kafasını kaldırıp bana baktı. Sonra tekrar tabağına döndü. Yüzündeki morluğu görünce gülmemek için dudağımı ısırdım. Yerime oturdum. İdris baba da gelip yerine oturdu. Herkes masanın etrafına toplanmıştı. Ben Saadetin yanında, mama sandalyesinde duran İdris bebeğe gülümsüyordum. O sırada İdris baba konuştu.

"Oğlum senin suratına ne oldu?" dün gece olanlardan haberi olduğuna emindim ama o da Yamacın söylediğini duymak ister gibiydi. Gülmemeye çalıştım. Yamaç çatalını masaya bıraktı.

"Bir şey yok ya" dedi kolunu masaya dayayıp, elini morluğun üzerine koyarak. Baba daha fazla üstlemedi. Mutfak kapısı açılınca kafalar o tarafa çevrildi. Ecevit kapıda duruyordu. Başı ile selam verdi.

"Baba. Erdem diye biri geldi. Erdem Viranoğlu. Tilki Ablayı almaya gelmiş" masada sessizlik hakimdi. Ecevite çevrilen gözler bir ben, bir baba arasında gidiyordu şimdi.

"Azra, kızım,sen biliyor musun neden geldi?" diye sordu baba.

"Biliyorum baba. Ben bu silah işlerinin çizimine bakıyorum. Ödeme almak istemedi. Böyle bir yol düşünmüş"

İdris Baba kafasını salladı.
"Çağır oğlum içeriye gelsin. Babam sofraya çağırdı de"

Ecevit kafasını sallayıp mutfaktan çıktı. Yamaca göz ucu ile baktığımda çene kasının belirginleştiğini gördüm.
Erdem mutfak kapısından salona girdi. "Herkese günaydın. Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim" Karaca yerinden kalkıp yerini Erdeme verdi Erdem karşıma oturdu.

"Hoşgeldin oğlum. Kusura bakma sen mahallemize geldiğinde, seni ben karşılayamadım" baba oldukça güleç bir yüzle konuşuyordu.

"Estağfurullah İdris Amca. Sağolsunlar beni güzel karşıladılar" dedi Erdem. Baba ile biraz muhabbet ettiler.

"Silahlarla ilgili bir ilerleme var mı?" Yamaç baba ile Erdemin sohbetini yeterli görmüş olacak ki araya girdi. Erdem bir yudum aldığı çayını masaya bıraktı.
"Var, elbette var. Azra bu konuda gerçekten çok yetenekli. Elimdeyken kıymetini bilmeye çalışıyorum. Çıkmaza girdiğimiz oluyor ama inanın o bile zevkli"

Yamaç bir bana bir Erdeme dönüp kafasını salladı.

"Seni ben evlendi diye biliyordum" İdris Babanın Erdeme yönelttiği soru ile gözlerimiz ona çevrildi.

"Yok, İdris Amca. Ben değil benim küçük kardeşimdi evlenen. Eren. Tabi babam beni evlendirmeye o kadar hevesli ki benim de evlenmem yakındır" dedi Erdem içten bir şekilde gülerken. Masanın çoğunluğu ona katıldı. Bende gülümsüyordum. Yamacın suratı hala asıktı. Kısa bir süreliğine göz göze geldik.

Ben onun durumundan oldukça keyif alıyordum.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin