Giydiğim dördüncü elbise ile aralarındaki platformda durmuş beni süzmelerini izliyordum.
"Bence bu güzelim boyunu kesti" dedi Saadet beni süzerek.Daralmaya başladığımı hissetmiştim. Bu şart mıydı yani? Celasunun uzaktan uzaktan güldüğünü gördüğümde seslendim.
"Hayırdır Büdü? Neden o kadar eğleniyorsun?" dediğimde boğazını temizleyip yüzündeki gülümsemeyi yok etti hemen.
"Yok abla ben..."
"Tamam kes kes"deyip onu susturdum. "Ee bu da mı olmamış?" deyip diğerlerine döndüm.Damla elindeki kahveyi bırakıp yanıma geldi. "Aslında burayı biraz daha aşağı indirsek..." eli ile dekolte kısmını aşağı çekti.
"Yenge öyle olur mu ya?" diye araya giren Celasun hepimizi şaşırttı. Sonra kendini topladı. "Yani o öyle..."diye söylenen Celasuna cevabı bu defa Sultan anne verdi.
"işine bak sen" dediğinde Celasun cevapsız kaldı ve olduğu yerde duran sandalyeye oturdu.Aramızda gülüşüp bir kez daha elbiseyi tartışmaya başlamıştık.O sırada Karacanın telefonu çaldı.
"Efendim Amca?" ben, Damla ve Saadet dönmüş ona bakıyorduk.Acaba hangi amcasıydı?
"Uğraşıyoruz işte,beğenemedi bir türlü" dediğinde Yamaç olduğunu anlamıştım.Ayağa kalkıp telefonu bana getirdi.
"Sevgilim" dedi telefonun bir ucundan.
"Kurtar beni" platformdan inmiş onlardan uzak bir tarafa yürüyordum.Gelinliğin eteğine dolanıp duruyordum.
"Mümkün değil" keyifle gülüyordu,halinden hoşnut gibiydi.
"Beni bunların eline sen düşürdün biliyorsun değil mi?" sitem etmeye çalışıyordum ama kızgın da değildim.
"Kaçarın yoktu, sen de biliyorsun"
"Biliyorum"
"Ben seni tutmayayım.Kolay gelsin" dedi tekrar gülerek.
"Bunların acısını çıkaracağım"
"Biliyorum"
"Görüşürüz sevgilim" deyip telefonu kapattım.
Gelinlik denemeleri en son benim ve diğerlerinin beğendiği bir seçenek ile son bulmuştu.Begüm'ün ağzını açtığı her saniye onu boğmak istemem dışında bir sorun yaşamamıştık.
"Celasun bana telefonunu versene" kendi kıyafetlerimin içine girmiş olmanın verdiği rahatlık ile otoparkta yanında yürüyordum.Celasun bana telefonunu uzattı.Salihi arayıp onlardan uzak bir yere gittim.
"40 dakika sonra beni evden al"
"Hayırdır?"
"Soru sorma Salih"
"Başımıza iş aşacaksın bak.Olmaz"
"Hayır öyle bir şey değil"
Salih bir süre durdu. Sonra nefes verdi. "Tamam geliyorum" dediğinde memnuniyetle gülümsedim.
"Kimseye bir şey deme"
"Nereye gittik diyeceksin?Soracaklar elbet"
"İşimiz vardı deriz"
"Hee canım,onlar da tamam ya tabii gidin derler demi? Düzgün bir bahane bul bari"
"Off Salih,hallederim ben tamam sus"
"Ben sana güvenmiyorum" göz devirdim.
"40 dakika sonra evde ol" deyip telefonu kapattım.Celasunun yanına dönüp telefonu uzattım.Damlanın arabasına binip eve dönüş yolunda etrafı izledim.Karaca ve Damla,Karacanın işlere atılma konusundaki düşüncesini tartışıyorlardı.Dinliyordum ama cevap vermemiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/209429081-288-k181343.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanfictionSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...