[Bölümü eklediğim şarkı ile okuyun lütfen]
"Bekle geliyorum" yerimden kalkıp havluya sarınıp kendimi odama attım.Giyinip oturma odasına Demirin yanına yürüdüm.
"Ne oldu burada?" eli ile etrafı gösterdi.
"Modellerini sevmedim" dedim porselen tabakları gösterirken.Gözlerini kıstı. Güzel olan şeyleri sevmemem ile ilgili bir yorum yapacak sandım ama yapmadı.
"Kimden dayak yedin?" bu defa yüzümü gösterdi.
"Anlaşılan kumarı fazla ciddiye alıyorlar" yanından geçip mutfağa yürürken peşimden geldi.
"Ne oldu, yenildin mi?"
"Hayır kazandım ama bu hoşlarına gitmedi.Benim kazanmam asla kimsenin hoşuna gitmez" beni süzmeye devam etti.
"Neden geldin?"dedim beni daha fazla incelemesine engel olarak.
"Sana bakmaya geldim ama durumun pek de iyi görünmüyor" kollarını bağlayıp beni izledi.
"Ben gayet iyiyim"Kendime kahve yaparken ona da laf yetiştirmeye çalışıyordum.
"Kahve?" bir süre durdu sonra kafasını salladı. Ona da kahve yaparken yanımda durdu.Bir ara ona Rusların elinde olan kişiden bahsetmek istedim ama bundan herhangi birine bahsedersem Renası yakacağımı fark etmiştim. Belki de Demir zaten biliyordu. Risk alamayacağım için ona bir şey söylemekten hemen vazgeçtim.
"Kahveni içtikten sonra çıkarsın" kendi kahvemi bitirememiştim bile. Koçovalıların evine gitmem gerekiyordu.Bugün isteme günüydü.
"Sen evlenmek üzere olduğun için mi bu kadar gerginsin?" ben koridorda montumu giyinirken o duvara yaslanmış beni izliyordu.
"Beni en son gerecek olan şey o" çantamı da yerden alıp ona bir daha baktım ve kapıyı çekip çıktım.Renasın kapısının önünden geçerken özellikle oraya bakmaktan kendimi alıkoymuştum.
Kendimi sokağa attığımda sokağın karşısında beni bekleyen Yamaç ile göz göze geldim."Günaydın sevgilim" gülümseyen yüzüne bir süre baktım.Güneş kumral saçlarına düşmüş parıl parıl parlamasına sebep oluyordu.Kaşının üzerindeki yarası küçük bir nokta gibi duruyordu.
"Her şeyi çok zorlaştırıyor" Gece hemen Yamacın yanında belirmişti. Ben onlara doğru yürürken Gece kayboldu.
"Günaydın" bana açtığı kollarına kendimi bırakıp bana sıkıca sarılmasına izin verdim.Burada bu sokağın ortasında, onun kollarında nefes vermekten başka hiç bir şeyi bu kadar çok istememiştim.Hemen şuan bitse ben ölümü hiç olmadığım kadar mutlu kucaklayacaktım. Tıpkı Yamacın beni ilk günden beri sevgi ile kucakladığı gibi.
"İyi misin sen?"kafasını kafamın üzerinden geri çekmişti ama ben onu bırakmamıştım.
"Evet çok iyiyim" kafamı öpüp bana sarılmaya devam etti. Arkamızdaki kapı hızla kapandığında huzurla kapattığım gözlerimi açıp geri çekildim.Demirin, ön kapıyı kullanmadığını umuyordum.
Arkamı dönüp Renas ile göz göze geldiğimde hem rahatlamış hem de daha çok tedirgin olmuştum.
"Günaydın amirim" Yamaç ona selam verirken ben sessiz kalıp yolcu koltuğuna yürüdüm.Kendi evime, perdenin ardına baktım.Demirin orada olduğunu biliyordum.
Yamaç da arabaya binip eve doğru sürdü. Evin demir kapılarından geçtiğimizde büyük eve doğru yürüyen Salih ve İdris bebeği gördüm.Yamaç arabayı park ettikten sonra inip İdrisi kucaklamak için ona doğru gittim.Babasının elini bırakıp bana doğru paytak paytak yürüyen İdrise dolu dolu gözlerle bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanfictionSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...