Bölüm 63

244 28 3
                                    

GÜNÜMÜZ

Salih ve ben elimizdeki silaharla karşılıklı durmuş birbirimize bakıyorduk.

"Onu ben alıyorum Salih" silahımın namlusu hala ona dönüktü.

"Alamazsın"kaşlarımı çattım. Davutun adamı ile ne işleri olurdu onların? Neden lazımdı onlara? Eğilip adamı almak üzereydim ki havaya ateş etti.

"Alamazsın!" silahını tekrar bana doğrulttu. Yalnız değildi burada başka biri vardı.Gözleri etrafta dolanıp bir daha benimkileri buldu.

"Salih! Onu ben almak zorundayım!" bize doğru gelen ayak seslerini duyunca panikledim. Gelen Demir ise Salihe zarar vermek pahasına da olsa, adamı paketleyecekti. Yanımıza geldiğinde bana ve Salihe baktı. Ama o benim kadar şaşırmamıştı.Demek Salihin yanında her kim geldiyse onu görmüştü.

"Hadi Azra!" o adama doğru ilerlemişti ki Salih bir el daha ateş etti.  "Gerile canım, alamazsın adamı"Demir anında silahını çıkarıp Salihe doğrulttu.

"Salih! İkiye bir şansın yok, bırak alalım adamı!"Demirin ona ateş etmesine engel olmaya çalışıyordum ama o bana hiç yardımcı olmuyordu.

"Olmaz!" Salih bir kez daha karşı çıktığında.Demire dönüp baktım.Eli tetikteydi.Salihin bacağını hedef almıştı.

İkisinin arasına girdiğimde her şey çok hızlı oldu.Kurşun sol bacağımı sıyırıp yere düşerken ben acı çığlığımı bastırmak için elimi ağzıma kapatıp yanımda duran arabadan destek aldım.Demir neler olduğunu anlamazken duyduğum ses ile can acısını unutmuştum.

"Salih!"içimdeki özlem Yamacın sesi ile tekrar uyandı, etrafımdaki ışıklar adeta titreşti. Ona dönmek, ona koşmak, onunla kalmak istiyordum. Demirin beni aniden kucağına alması ile sarsıldım. Dünyam tersinde dönerken sırtından sarkıyordum. 

"Gidiyoruz" dedi arabaya doğru koşarken. Arkama doğru bakıyor Yamacı görmeye çalışıyordum ama görünürde yoktu.Salih benim bacağımdan akan kanı kendi çabası ile saklamaya çalışıyordu küçük bir göl olmuştu ve olayın şoku yüzünden okunuyordu.

Demir beni arka koltuğa bırakıp, sürücü koltuğuna atladı.O anda canımın acısını tekrar hatırladım. Bacağım sızlıyordu. Otopark çıkışına hızla sürerken arkamızdaki görüntü kayboldu ve ben Yamacı göremedim. Onu görememem bacağımdan daha çok kalbimin acımasına sebep oluyordu.

"Duygusal davrandın!" şehirden çıkan otobanda hızla ilerleyen Demirin alnındaki ter damlalarını görebiliyordum. Beyaz gömleğinin kolu bacağımdaki kan yüzünden kırmızı olmuştu.

"Ona ateş etmene izin vereceğimi sanman aptallık!"arabanın içinde bulduğum bir şalı elimle ikiye bölüp bacağıma sardım. Acısını bastıran öfkem ile kafamı kaldırdım.

"Ne işleri vardı orada?" dikiz aynasından Demire bakıyordum ama o bana bakmamak için çaba sarf ediyordu.

"Bildiğini biliyorum Demir! Bu yüzden mi görevlere bensiz gidiyordun? Onlar da aynı adamın peşinde değil mi? Davutun peşindeler?" kısa bir an için aynada göz göze geldik.

"Evet" tekrar yola döndüğünde kafamı ellerimin arasına aldım.Kendimi böyle bir durumun içine sokmayı nasıl başarmıştım ben? Yine doğru şeyi yapmaya çalışırken yanlış yoldan gitmiştim. Elime bulaşan kan kokusu burnuma doldu.

"Neden Davutun peşindeler?" yerimden doğrulup ondan gelecek cevabı bekledim.

"Davut onlarla iş yapmak istedi diye düşünüyoruz, koruma, mekan falan ama bir şeyler yolunda gitmemiş demek ki"

ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin