Demirin birkaç dakikalık uğraşından sonra Yamacın telefonuna erişmiş ve ona gelen mesajdan nereye gittiğini öğrenip yola çıkmıştık.
"Azra, eğer bu yaptığın öğrenilirse..." Elimdeki silahın mermilerini kontrol edip ona baktım.
"Ağzını kapalı tutarsan, kimse bir şey bilmeyecek Demir. Gideceğiz, onları tuttuldukları yerden kurtaracağız ve geri döneceğiz. Bu kadar" Demir bomboş otoban yolundan hızla ilerlerken zamanında orada olmayı umuyordum. Ne için anlaşmışlardı bilmiyorduk.Sadece mesajı okuyabilmiştim. Telefon konuşmasına da erişebilirdik ama bu çok zamanımızı alırdı ve bizim o kadar zamanımız yoktu. Yamacın kendini teslim etmeyeceğini umuyordum.
"Şuradaki fabrika" dedi Demir eli ile ışıkları kapalı büyükçe bir depoyu göstererek. Araba yolda kıvrılarak ilerlerken kalbimin sesini duyabiliyordum. Depodan biraz uzakta durduğumuzda arabadan indim. Demir de peşimden geliyordu ki dönüp elimi göğsüne koydum.
"Sen gelmiyorsun" elime sonra bana baktı. Elimi indirip gözlerine bakmaya devam ettim. "Geliyorum" sesi oldukça sakindi ve sinirime dokunuyordu.
"Hayır gelmiyorsun Demir, bu bir görev değil, ben borcum olan insanlara borcumu ödüyorum o kadar, sen burada kalacaksın" Demir bana ve arkamda duran fabrikaya baktı. Sonra bana tekrar baktı. Kafasını sallayıp arabaya döndüğünde ben de aşağı doğru giden yolda hızlı adımlarla ilerledim.
Binanın yakınına geldiğimde sesleri dinledim güneş yukarıda parlarken ben keskin nişancılara açık hedef oluyordum.Ama etrafta hiç kimse yoktu.Yamaç çoktan gelmiş olabilir miydi? içeri girmek için bir kapı ararken arka taraftaki küçük kapıyı gördüm.Elimde silahım ile içeri girdiğimde sandalyeye bağlı Emmi ve İdris babayı görmemle donup kaldım.Başlarında kimse yoktu.Bu da izlendikleri anlamına geliyordu.Sırtımda çantayı indirip siyah maskeyi çıkarıp kafamdan geçirdim.Önce birini sonra birini çıkarmak zorunda kalacaktım.Emminin bağlı olduğu sandalyeye koşarken tereddüt bile etmedim.
1 SAAT SONRA
Yamaç arabadan inip koşarak fabrikaya ilerledi.İçeri girmek için bir kapı ararken binanın etrafını turladı, bulduğu küçük kapıyı iterek açtı ve elindeki silahı sıkı sıkı tutarak etrafa baktı.
"Baba!" bağırışını yankılanıp ona döndü. "Emmi!" kimsenin ona ses vermediğini duymak onu mahvediyordu.Korku vücudunu sarmıştı. Hafif hafif gelen ağlama seslerini duyduğunda kanı dondu. Elindeki silah düşerken sese doğru çekingen adımlarla yürüdü midesinin bulandığını hissediyordu.
Önünde duran kolonun önünde kanalr içinde yatan bir adam gördü. Kolon öbür tarafı görmesini engelliyordu ama kolonun arkasında, ileride yerde yatan biri vardı. Ayakkabılarına gözü takılınca nefesi kesildi. "Baba" diyebildi sadece o tarafa koşarken Emmi başında durmuş sessiz sessiz ağlıyordu. Babasının göğsündeki kan lekesi yerde bir göl oluşturmuştu. Emmi bir Yamaca bir İdrise baktı.
"Oğlum" dedi ama devamında bir şey söyleyemedi.Vücudunun titremesine engel olamıyordu. Beyninde bir çınlama vardı ve her dakika daha da büyüyordu.Babasının yanına çöküp kafasını dizlerinin üzerine aldı. Durmak bilmeksizin ağlıyordu. Canı çok yanıyordu.
"Benim babam... Benim babam ölmez ki" Emmi onun bu sözlerine daha çok ağlarken Yamaç babasının vücudunu sarsıyordu ama nafileydi babası yaklaşık yarım saat önce can vermişti.
Etraflarında duran kameraların başında oturan Davut karşısındaki manzarayı kayıtsız bir şekilde izlerken Begüm, Yamacın bu haline katlanamıyor ama odadan da çıkamıyordu.
"Ben bu işe başkasının karışmaması gerektiğini ona yeterince belli edemedim sanırım "dedi Davut tüm soğuk kanlılığıyla.
"Gelenlerin kim olduğunu bilmiyoruz ki, ikisinde de maske vardı.Yamacın onlardan haberi olmayabilir" diye açıklama yaptı kollarını bağlamış olanları izleyen Begüm.Bir saat öncesine ait görüntüler karşısında duran ikinci bir monitör de oynuyordu. Seslerini duyamıyor sadece onları izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanficSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...