Bölüm 49

332 33 7
                                    

Renas'a bakmaya devam ederken elimdeki silahın kabzasını sıkmaktan elim acımaya başlamıştı.

"Yaram?"diye sordum tekrar, söylediğini doğru duyduğumu teyit etmek için.

"Evet, kapının önüne kustuğun gece gördüm.Dikişlerin vardı"diye açıklama yaptığında derin bir nefes alma isteğime son dakika karşı koyup, elimi silahımdan çektim.

Devam

"Ha, o. Düzeldi ya, apandistimi aldırmam gerekti" şansıma dikişler tam da o noktaya geliyordu.Yalanımı yakalaması mümkün değildi. O beni inceleyip tekrar önüne döndüğünde silahımı yerine koydum.

"Geçmiş olsun" dedi bana bakmadan. "Teşekkür ederim" diye cevapladım sadece.Neredeyse eve varmıştık.Evin önüne arabayı park edince camdan kendi evimin ışıklarına baktım. Kapalıydı.Yamaç gelmemişti demek ki. 

Renas inip, benim kapımı açtı.Uzattığı elini tutarak arabadan indim.Elbisemin eteği bu defa asfaltı süpürürken Renasın eşliğinde dış kapıya giden birkaç mermer merdiveni de çıktım.Renas kendi anahtarı ile kapıyı açarken bekledim.O önden ben hemen ardından binaya girdik. Eteğimi elime toplamış onun arkasından merdivenleri çıkıyordum.

Kapısının önüne geldiğimizde bir elinde ceketi bir elinde anahtarı ile arkasını döndü. "Ve gecenin sonu" dediğinde kafamı salladım.

"Yarın iş başı galiba" dedim. Yarın evde olup olmayacağını öğrenmeye çalışıyordum. 

"Öyle. Sen de mi?" diye sordu.O da benim neler yapacağımı bilmek istiyordu. İyi de neden?

"Tam olarak değil.Sadece Demir bey ile buluşup  birkaç işi konuşacağız.Sonra ben izinliyim. Malum düğün hazırlığı" yüzünün düşmesi gözümden kaçmamıştı. Daha fazla konuşmasına fırsat vermeden konuştum.

"Ben gideyim, çok teşekkür ederim bıraktığın için. İyi geceler" gülümseyerek ona baktım.

"Rica ederim, iyi geceler" ben merdivenlere yönelirken o da kapıya döndü.Ben kendi kapıma gelene kadar kapısının kapandığını duymamıştım.Ben içeri girip kendi kapımı kapatınca onun kapısının da kapandığını duydum.

Üzerine düşünecek çok şey olduğuna karar verip, üzerimdeki elbiseden kurtulmak için, fermuara uzandım ama açamıyordum.İçimde büyüyen öfkeyi duyumsamaya başlamıştım. Bir fermuarı bile açamazken, hükumetleri dize getirmiştim. Ama o kadın artık kaybolmuş gibiydi.Parmağımdaki yüzüğe bakakaldım. Kırlangıcı durdurmak için miydi bu yüzük?

Belki de sadece kendi kendime senaryolar üretiyordum.Yatak odama giden koridordan geçerken aynanın önünde durakladım.Ayakkabıları çıkarıp kenara atarken elbisenin arkasına bir daha uzandım.Ama nafileydi.Mutfağa ilerleyip çekmeceden makası çıkardım.Elbiseyi parçalara ayırırken keyif alıyordum.

En sonunda elbise üzerimden sıyrılıp ayağımın dibine düştü.Onu orada bırakıp banyoya ilerledim.Hızlı bir duş alıp üzerimi giyme zahmetine girmeden bornoz ile yatağıma oturdum.

Düşünmem gerekiyordu.En azından bir bağlantı bulmam, bir yol çizmem gerekiyordu. Yavuzun sadece, Vedat'ın dediklerini yaptığı kesinleşmişti. Çift taraflı ajan geri dönmüştü. Muhtemelen hala Rusya'ya çalışıyordu.Vedat bunu bilmeme mi şaşırmıştı? Yoksa bunu bilmiyor muydu?

Hedefim bir elçiydi, şirketler zinciri olan ve yasa dışı bir çok işe bulaşmış, ellerini de kirletmekten kaçınmamış, arkasında sağlam koltuklar olan bir adamdı.Vedat iyiliğinden bu adamı öldürmek istiyor olamazdı. Davut'un, ortadan kalkmasını istemesi tamamen kişisel bir sebepti.Ama bu ilk defa olmazdı.Kişisel sebepleri yüzünden çok can almıştım.

ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin