Duruşma salonundan elleri kelepçeli çıkan Cumali, karısına sarılmış, alnını öpmüş ve karnını okşamıştı. Damlanın gözleri yaşlıydı.Kocasına veda edemiyordu. Onun içeri girmesini istemiyordu.Çocukları ne olacaktı?
"Tamam Yeter" Cumalinin kollarına girmiş olan jandarmalar onları ayırdı. Saadet onun koluna girerken bir gözü de şimdi içeriden çıkan Salihdeydi. Kocasını öyle özlemişti ki. Ama şuan hasret giderme vakti değildi. Selim ve Salih de çıkınca, duruşma salonunun kapısı kapandı. Öykü yanlarına gelip hepsine geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra koridorun sonuna ilerledi ve kayboldu.
"Damla, hadi gel gidelim" Saadet onu düşmesin diye sıkı sıkı tutuyordu. Damla kafasını iki yana salladı. "Cumali de gelecek" diye ısrar etti.Yer gök kabul etmiyordu.
"Kızım, hadi bak karnındaki bebeğe yazık" Sultan onu ikna etmek için araya girmişti ama çabaları boşa çıktı.
"Yenge, eve kim gelecek biliyor musun?" Yamaç ona seslendiğinde eğdiği kafasını kaldırdı. Yamaç dikkatini çektiğinden emin olunca devam etti.
"Azra" dediğinde sadece Damla değil, koridordaki herkes şaşırmıştı.
"Nasıl yav?" dedi Salih.
"Nasılını bana sormayın. Kendisi anlatsın" diye yanıtladı Yamaç.
"Ya abi benim anlamadığım bir şey var ama" diye araya girdi Kemal. Kimse cevap vermeyince konuşmaya devam etti.
"Azra Yenge..." diye başlamıştı ki cümleye duraksayıp düzeltti. "Azra Abla, bize ihanet etmemiş mi şimdi?" o kafası karışmış bir şekilde diğerlerini süzerken koridorun diğer tarafından gelen Celasunun sesi duyuldu.
"Kemal abi,ayıp. Ne o, ihanet falan? Yok öyle bir şey" dedi gururla. Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı. Yamaç ona durumu anlattığı için memnundu. Celasun onlardan içeriye girmeyen tek kişiydi. O gece nasıl olduysa kaçabilmişti.
"Kardeş" Salih sessizce Yamaca seslendi. Yamaç ona bakınca devam etti."Ben bir temizleneyim de babamın yanına..." demişti ama devam edemedi. Yamaç kafasını salladı. Ben buralardayım siz gidin gelin.
Salih kafasını salladı. Yamaç, Celasunun kolunu tuttu. "Kim başında duruyor?" diye sordu Davutu kastederek.
"Bizimkiler orada abi merak etme"
"Ediyorum Celasun. Bu defa bir sıkıntı çıkmasın. Sen de dön. Annemleri ben eve bırakırım"
"Tamam abi" dedi kafasını sallayıp yanlarından ayrıldı.
O sırada telefonla konuşan hakim yanlarından geçiyordu. Yamaç ister istemez konuşmayı duydu.
"Ama efendim, sıradan bir yaralama da değil. Müebbet bu..." adam durdu dinledi. "Tamam efendim, siz nasıl derseniz, gerekeni yapacağız" dedikten sonra telefonu kapattı.
Yamaç neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu onların davasına bakan hakimdi. Bu dava ile ilgili olduğunu düşünmeden edemedi. Kadınları da alıp arabaya giderken aklından sadece Azra geçiyordu. Eve gelmiş miydi?
1 SAAT ÖNCE
Renasın yanına vardığımda şaşkınlıktan ve korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Yağmur şimdi dinmişti ama güneş açmamıştı.
"Ne oldu sana böyle?"
"Gayet açık değil mi?" diye sordum. Elimi karnıma koymuş ağrısının dinmesini bekliyordum. Ona doğru yürürken o da bir kaç adım atıp bana doğru geldi. Yardım etmek üzere elini uzatmıştı ki, elimi kaldırıp durdurdum yardıma ihtiyacım olmadığını belli edip kamelyaya yürüdüm.Yağmur damlaları kamelyanın yanlarından düşüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanficSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...