Yamaç, ben ve Renasın, sohbet ederek kahve yudumlama faslımız Renasın çalan telefonu ile kesildi.Bizden uzakta cevap verdiği telefondan hemen sonra gitmesi gerektiğini söyleyip kalktı.
Yamaçla ben oturmaya devam ediyorduk.O anda aklıma gelen fikir ile elini tuttum. "Hadi bana dövme yaptırmaya gidelim" bir süre beni süzdü. "Tamam, gidelim" kabul ettiğinde elimde eli ile ayaklandı ve arabaya yürüdük.
Kalabalık bir caddede Yamacın ardından arabadan indim. Uzattığı elini tutup onunla birlikte yürümeye başladım. Akşam gitmem gereken davet aklıma geldikçe kendimi kötü hissediyordum. Yamaca,yavuza gitmem gerektiğini söyleyebilirdim.Aksi takdirde beni bırakmayacaktı.
"Bu gece Yavuzun yanına gidiyorum" bir apartmanın merdivenlerinden çıkıyorduk. "Neden?" arkasını dönmemiş başka bir şey dememişti.
"Benimle görüşmek istemiş" kestirip atmıştım onun bunu fark etmemesi için dua ediyordum.
"İyi, Celasun bırakır, seni bekler"
"Olmaz.Yavuz kimseyi getirme dedi"
"Sen bu adama cidden güveniyor musun Azra?"
"Bana bir şey yapamaz.Dokunulmazım" karşılıklı bir kapının önünde durmuştuk.Elimle kolunu sıvazladım.Güven vermem gerekiyordu yoksa peşini bırakmazdı.
"Merak etme"
"Söylemesi kolay" dedi dönüp kapıyı tıklatırken.Kapıyı vücudu neredeyse tamamen dövmelerle kaplı,kısa saçlı bir kadın açtı. Biz içeri geçerken Yamaç orada duran adam ile sohbete daldı.
Bana dövmeyi yapacak kız ile yerini kararlaştırmaya çalışırken ben en son iki göğüsümün arasında olmasına karar verdim.Böylelikle hem çok göz önünde olmazdı hem de kalbime yakın olurdu.
Ben uzandığım yerde öylece yatarken kız hazırlıklarını yapıyordu.Yaklaşık 45 dakika süren işlemden sonra ben yerimden kalkmış kıyafetlerimi giyiniyordum ki Yamaç içeri girdi."Nereye yaptırdın?" yanıma yaklaşmış beni süzüyordu.Tişörtümün üstünden dövmeyi gösterdim.
"Azra başka yer mi yoktu.Şimdi senin mahalleden olup olmadığını sorana bu dövmeyi nasıl göstereceksin"
"Böyle" deyip tişörtümü kaldırdığımda kaşlarını çattı. "Azra!" dedi uyarır tonda.Ben oturduğum yerden kalkıp dudağından öptüm. "Beni tanımayan mı kaldı sevgilim.Tüm mahalle yenge demeye başladı" hafifçe gülümsedi. Tekrar el ele tutuşup oradan çıktık.
Caddeye çıktığımızda karşı tarafta duran fotoğrafçıyı gördüm.Yamaç arabaya ilerliyordu ki onu durdurdum.Dönüp bana baktı. Kafamla karşıdaki dükkanı gösterdim.
"Bize çerçeveletecek yeni fotoğraf lazım" beni yüzünde gülümseme ile süzdü sonra ben onu çekerek dükkandan içeri soktum.
20 dakika sonunda elimizde on tane fotoğrafla oradan ayrıldık. Bir şeyler yemeye karar verip caddenin yukarısında bir köfteciye geldik.Normal bir gün geçiriyor olmanın verdiği mutluluğu fazlası ile hissediyordum ve bunların hepsinin karşımda oturan adam olduğunu biliyordum.Eve dönme zamanı yaklaşırken, birlikte arabaya yürüyorduk.
"Bir sorumluluğum olmasa, Çukura döner miydim bilmiyorum" caddeden aşağı yavaş yavaş iniyorduk.Batan güneş hemen önümüzdeydi.
"Ailen nerede ise evin orasıdır" dediğimde dönüp beni inceledi.
"Bana ev de sensin aile de" gülümseyerek ona baktım.
"Onun sana aşkına rağmen yalan söyleyebiliyorsun" Gece onaylamayan bakışları ile hemen yürüdüğümüz yol üzerinde belirmişti.Onu görmezden gelip yanından geçtiğimde kayboldu.
Araba benim evimin önünde durduğunda Yamaca baktım. Durmuş beni izliyordu.
"Dikkat edeceksin" dedi işaret parmağını havada sallayarak.
"Tamam. Dikkat edeceğim" daha fazla bir şey demesine izin vermeden dudağıma hızlı bir öpücük bırakıp arabadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
Fiksi PenggemarSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...