Vedatın gözleri de benimkiler ile buluştu.Bir anda tüm kalabalık kayboldu.Kocaman salonda iki kişi kalmıştık. "Azra?"Demirin benim kolumu sarsan elini ittim.
"Azra?" dedi beni hızla kendine çevirerek. "Bana bak, olay çıkaramazsın"eli kolumu sıkıca kavramış yüzü sahte bir gülümseme ile aydınlanmıştı.Kolumu elinden kurtardım.
"Tamam"dediğimde beni inceledi. "Tamam diyorum" bir kez daha ona seslenen bir topluluğa yüzünü çevirdiğinde bu defa beni belimden tutarak o tarafa çekti.Birkaç iş adamı ile tanıştıktan sonra onlar sohbete dalmışken gözlerim tekrar salonda dolanmaya başladı. Hedefim Davut Karakuş'u, o an gördüm, hemen yanında Vedat vardı. Bir kez daha gözlerimiz buluşmuş oldu.O bardağını havaya kaldırıp bana selam verirken. Ben hiç kıpırdamadım.Elimdeki bardağın boşaldığını fark edince salonun köşesindeki bara doğru ilerledim. Bardağı, barmene uzattım.
"Hemen efendim" diyerek bardağı alıp yenisini vermek üzere başka bir bardak çıkarmasını izledim.
"Erkenden sarhoş olmak için ne sebebin var?" tanıdık sesi duyduğumda arkamı dönmeden barın hemen arkasında duran aynalara baktım. Dekor için oraya konulmuş kesik kesik aynalarda yüzü yansımanın gazabına uğramış kesik kesik görünüyordu.Ama yüz ifadesi her zamanki gibiydi.
"Beni izlemekten vazgeçecek misin?" ona yüzümü dönüp dirseklerimi arkamda duran bar tezgahına yasladım. Yüzümü inceleyen gözlerine ifadesizce bakıyordum.
"Bendense Rusların izlemesini tercih ederdin değil mi?"
"Sen aşağılık bir adamsın Vedat" tekrar aynadaki yansımalara döndüm. Ben de yüzbinlerce parçaya bölünmüştüm.
"Şuan burada kafama sıkmak istediğine yemin edebilirim"
"Yanılıyorsun" dedim hızla ona dönüp üzerimdeki elbisenin eteğini hafifçe kenara çekerek yırtmacın altındaki bıçağın görünmesine sebep oldum.
"Kalbini yerinden söküp almak istiyorum"
Yüzü ifadesiz duruyordu. "Neden davetine bu kadar hevesle katıldığın bir adamın ölmesini istiyorsun?" bunu beklemediği belliydi.
"Ne o? Yavuzun senin köpeğin olduğunu anlamam bu kadar mı şaşırtıcı? Yapma Vedat, ben en iyi ajanınım unuttun mu? Senin biricik Kırlangıcınım ben" kollarımı tezgahtan indirip barmenin bıraktığı cam bardağı aldım. Vedat'a yaklaştım. "Benden iyisi yoktu, ben en iyisiydim. Değil mi Vedat?" şimdi ona çok yakın duruyordum. "Ta ki, sen beni gözden çıkarana kadar. Ta ki, bir başka ajanı beni öldürmesi için gönderene kadar" bardağımdaki viskiden bir yudum aldım.Boğazımdaki düğümü yok etmesini umuyordum ama bir şeye yaramadı.
"Peki, onun çift taraflı ajan olduğunu biliyor musun? Asıl hainin kendi ajanın olduğunu? Beni öldürtmek için uydurduğun tüm bu 'çift taraflı ajan' hikayesinin aslında gerçek olduğunu? Hala,Rusya'da mı? Yoksa döndü mü? Yaşıyor mu?" yüz ifadesini izlemeye devam ettim.Bilmiyordu.Kendi ajanının çift taraflı ajan olduğundan hiç bir haberi yoktu.Yüzümde keyifli bir gülümseme oluştu.
"Döndü. Hatta doğrusunu istersen, o da buradaydı.Nereye gitti bilmiyorum" etrafına bakındı. Sonra gözleri tekrar gözlerimi buldu.Yüzümdeki gülümseme solmuştu.O da buradaydı.Sanki bu gece beni deli etmek için özenle düzenlenmişti. Etrafa bakıp yüzleri taramamak için elimdeki bardağa sıkıca sarıldım.
"Neden işlerini ona yaptırmıyorsun ne de olsa, benim ölüm emrimi gerçekleştirecek kadar cesurmuş" tam yanından ayrılıyordum ki aklıma gelen şey ile tekrar karşısına dikildim.
"Ha birde, söyle ona, elbet karşılaşacağız.Bitmemiş bir davamız var onunla" bardaktaki tüm içkiyi bir kerede kafaya dikip bardağı tezgaha bıraktım. Ses yankılansa da gürültü tarafından bastırılıyordu. Burada bir susturuculu silahın çıkaracağı gürültüden biraz tizdi. Bunu düşünmeden edemedim. "Erkenden gebermen için sebebin var Vedat. Azrailden önce geleceğim çünkü" omzuna çarparak yanından geçtim. Demir salonun diğer tarafından bana doğru geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
FanfictionSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...