Elimin altındaki soğuk metali kavramıştım ki Uraz ayaklandı. "Bana şarap seçmemde bizzat yardım etmek isteyeceğini düşünüyorum"gözlerim gözlerini bulduğunda şaşkınlığımın yüzümden okunduğunu biliyordum. Neyin peşinde olduğumu fark etmiş olabilir miydi?
Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. "Elbette" dedim yerimden kalkarken.Çantamı yanıma almayı düşünsem de bunun şüphe çekeceğini bildiğimden vazgeçtim.
Vedat hareketlerimizi izlerken,önde ben arkamda da Uraz içeriye ilerledik.Mutfağın olduğu tarafı fark ettiğimde o tarafa ilerledim. Ben kapıdan geçip arkamı döndüğümde Urazın kapıyı kapattığını gördüm.
Sonra dönüp bana baktı. Yüzündeki ifadeler hızla geçiyordu.
"Nasıl olur da sen en iyi olabilirsin?" bana doğru bir iki adım attı.Yüzü mutfağın led ışıkları ile aydınlanmıştı.
"Neden bunu kendine bu kadar dert ettin?"
"Dikkatsizsin. Rusyada hala senden söz ediliyor"
"Sen o'sun değil mi? Beni vuran çift taraflı ajan sensin" kafasını hafifçe yana eğdi.Neden bahsettiğimle ilgili bir fikri olmadığını o an anlamıştım.Bu o değildi. Hatta vurulduğumdan haberi dahi yoktu. Hayal kırıklığı beni sarsınca, sessizce I'm çektim.
"Çift taraflı ajan değilim ben sadece Türk hukümeti için Rusyada göreve gittim" şarapların olduğu rafa doğru ilerlerken ben de olduğum yerde durdum.
"Ve ölmedin" gözlerimle onu süzerken bana kıstığı gözleri ile karşılık verdi.
"Ben senin kadar dikkatsiz değilim. Bana silah çekmeyi düşünecek kadar hızlı ve kişisel kararlar veriyorsun" arkasını dönmüş rafı inceliyordu.
"Sana silah çekmeyecektim" alt raftan çıkardığı iki şarabı tezgaha bıraktı.Tek kaşı havada devam etmemi bekledi.
"Seni vuracaktım" kafasını salladı. "Sana da serçe lakabını mı verdiler?" ben konuşmaya devam ederken şarabı açmak için şarap açacağını bulma amacıyla çekmeceye ilerliyordu.
"Hayatta kalmana şaşıran bir tek ben olamam" dedi çarpık bir gülümseme ile beni süzdü.
"İnan ben de şaşkınım"o şişenin üzerindeki mantarı çıkarırken ben de onu izliyordum.Bu masada olmasının elbette bir sebebi vardı.
"Sen neden buradasın?" aklımdan geçeni sorduğumda kafasını kaldırmamış önündeki şişeye bakmaya devam ediyordu.Şişelerden biri neredeyse açılmıştı.
"Sana bebek bakıcılığı yapmaktan daha önemli işlerim var. Demirin yapıyor olması gereken işler. Ama o biraz meşgul" Demiri de tanıyordu.Yeni değildi.
"Bana bakıcılık yapmanın eğlenceli tarafı var" elindeki şişenin mantarı gürültü ile çıkarken gözleri gözlerimi buldu. "Asla sıkılmazsın, sıkılmaya zamanın da olmaz" diye tamamladığımda cümlemi bu defa beyaz şarabı açmaya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR: AZRANIN DÖNÜŞÜ
Hayran KurguSilahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip...