Yenilenen Bağ

310 20 264
                                    


Bölüm yine tutku dolu anlara ev sahipliği yapıyor. Eğer okumaktan hoşlanmıyorsanız, son kısımdan devam edebiliriz. 

Keyifli okumalar ♥


_Önceki Bölümden Kesit_

"Bunu kabul edemem."

"Söz hakkın yok, Liliana. Seninle ilgilenecek olan kişinin Magnus olacağına minnet duymalısın. Eğer ben olursam başına gelecekleri tahmin edebiliyor musun?"

Liliana, korku içinde duvara sinerken, Alec'in beni çekmesiyle kapıya doğru yürüdüm. Onunla ilerlerken bir yanım Liliana'a destek olmak istese de, kendimi durdurdum. Sonuç olarak asıl düşünmem gereken şey, Alec'e, Lilith'in ölümünün ardından olacaklardı. 

Alec

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alec

Magnus'u benimle gelmesi için resmen peşimde sürüklerken, zihnimin içindeki düşünceleri susturmaya çalışıyordum. Bir yanım odaya geri dönmek ve ciddi ciddi peri kızını parçalara ayırmak istiyordu. Bu dürtüyü zoraki bir şekilde görmezden gelirken, yatak odasına geldiğimiz anda Magnus'u kendime çektim. Sıkıca sardığım bedeniyle, kokusunu derin derin içime çekerken sakinleşmeyi diliyordum. İçimdeki canavarı artık susturmak istiyordum.  

"Alec... İyi misin?"

"Değilim."

Söylediğim tek kelimenin ardından başımı Magnus'un boynuna gömdüğümde, yapmak istediğim şey onu öpmekken, tenine geçirdiğim dişlerle onun acı dolu inlemesini duydum. Resmen hareketlerimi kontrol edemiyordum.

"Lanet olsun!"

Kendimi ondan uzaklaştırarak yatağın kenarına oturduğumda, yumruk yaptığım ellerimle başımı öne eğdim. Boynum acıyordu. Ama asıl canı yananın Magnus olduğunu biliyordum. Beden hareketlerim bile, tıpkı zihnim gibi kendini kaybetmeye başlarken, ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. 

Bu şey, geçmişte bedenimi kontrol eden William'a benzemiyordu. Özünde olan şey, hala benimle ilgiliydi. Sadece kullandığı araçlar tamamen öldürme ve yok etme arzusuna göre değişiyordu. Gün sonunda ne olursa olsun herkes yok edilmeliydi. 

Saçımdaki dokunuşlarla başımı kaldırdığımda, Magnus'un bana yansıyan sevgisiyle saçma bir şekilde gülümsedim. Bunu nasıl yapıyordu? Bu halime nasıl katlanıyordu? Ben bile kendime dayanamazken... 

Bakışlarım Magnus'un morarmış boynuna takıldığında, dikkatim dağıldı. Biraz daha uzun tutsam onun kanını tadabilecek kadar sert ısırmıştım. 

"Hala nasıl böyle davranabiliyorsun?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Sevgini bu halimle hak etmiyorum, Magnus. Böyle değil... Kendimi hiç böyle hissetmemiştim. Sanki dünyada iyi olan hiçbir şey kalmamış gibi hissediyorum. Herkesin hak ettiği tek şey ölüm. Daha fazlası değil."

Obscuration [Malec]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin