Katil

430 35 120
                                    


"Ups... Bir kristal daha gitti pericik."

"Bir şey yapmayı düşünüyor musun?"

"Demek bana ihtiyaç duyuyorsun, Alec."

Ağzımı araladığım anda, çıkan tek şey acı dolu çığlığım olurken, Rosemary denen cadının yanımıza yaklaştığını duydum. Elini göğsüme yerleştirirken, William'ın acı çekmediğinin farkındaydım. Kadın tamamen ruhuma odaklanmış, beni yok etmeye çalışıyordu. Nefesimin kesildiğini hissederken, hissettiğim acıyı tarif etmem imkansızdı. Uzuvlarımın kesildiğini hayal etmek bile, kıyas yapmama engel olacak türdendi.

"Sihirbaz ile vedalaş, William. Yakında tamamen avucumun içinde olacaksın."


Alec

Yeni bir acı dalgası, ruhumu delip geçerken gözlerim kararıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeni bir acı dalgası, ruhumu delip geçerken gözlerim kararıyordu. Göğsümde hissettiğim baskı nefesimi keserken, aklımda oluşan tek düşünce öleceğim gerçeğiydi. Başka bir şeyin mümkün olacağını ise kesinlikle sanmıyordum. Çünkü bu sefer, hissettiğim acı ve çaresizliğin, Serenity ile yaşadığım durumdan çok daha farklı olduğunu hissediyordum. 

"Zaten farklı, Alexander... Rosemary'nin lanetlerine fazla özeldir."

William'ın sesini, tükenmiş benliğimde zar zor duyarken dişlerimi sıktım. Hissettiğim tüm acıya rağmense kahkaha atmak istiyordum. Resmen dengemi kaybetmiştim.

"Sonunda benden kurtuluyorsun... William..."

Konuşmam bedenime dolan acı dalgasıyla kesilirken, derin bir soluk verdim. Rosemary, her ne yapıyorsa, başarılı olduğu ortadaydı.  

"Kendini bu şekilde bırakma, Alec. İstedikleri zaten tam olarak bu, benimle kalmalısın... Kalmak zorundasın."

"Yapabileceğimi sanmıyorum... Belki de tek kurtuluşum budur... Ne dersin?"

Cadının göğsüme uyguladığı baskı daha da artarken, bedenimde yarıkların oluştuğunu, dahası kendi kanımda boğulduğumu görüyordum. Ama dışarıdan bakıldığında, William'ın kontrolünde olan bedenimde hiç bir hasar yoktu. Yine de, neyin acısını yaşadığımı çok iyi biliyordum. 

Nefes alışlarım giderek daha da azalırken hayal ve gerçeğin arasında, bana uzatılan eli gördüm. Algılamakta son derece zorlanırken, bu duruma anlam veremiyordum.

"Bu da ne?"

"Elimi tut, Alexander..." 

Obscuration [Malec]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin