Kolay Hedef

427 33 202
                                    


_Önceki Bölümden Kesit_

"Pekala... O halde gidebiliriz." dediğimde, durgunlaşmış bir haldeydim. Bu yaratıkları ilk kez duyuyordum ve ne yapmam gerektiği bile tam olarak belli değildi.

William, adım atmadığımı fark ederek yanıma geldiğinde, elini belime yerleştirdi. Dudaklarıma kondurduğu kısa öpücük sonrasında da geriye çekildi.

"Seni koruyacağımı biliyorsun, Magnus. Endişe etme." dediğinde, rahatlamanın asıl korktuğum şey olduğunun ise biraz geç farkına vardım. 

Magnus

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Magnus

William'ın yüzünde oluşan güven verici gülümsenin ışığında rahatlamak garip olsa da kendimi daha iyi hissediyordum. Sonuç olarak bizi canlı tutacağına emindim. 

"Hazır mısın, Mags?"

Başımla onu onaylarken, derin bir nefes aldım. Dalgınlık şu an ihtiyacım olan son şey bile değildi. Üstelik Valentine'ı bir an için kolay lokma sanmak gibi bir yanılgıya kapılmıştım. Onun kibrini anlatırken, kendimin ondan ne farkı kalmıştı? Bu tezatlık zihnimi tam anlamıyla toparlamamı sağlarken, tüm düşünceleri bir kenara bıraktım. Kısa süre içinde hem Valentine'ı yok edecek, hemde Alec'in ailesini güvende tutma şansım olacaktı. Bu yüzden benim için ateş perisi Magnus Bane olma zamanıydı.  

Bedenim ateş perisi özelliğinin getirisiyle daha fazla sıcaklık yayarken, portal oluşturacak büyüyü yaptım. Geldiğimiz noktada karşılaştığımız manzara ise beni şaşırtmış olsa da, William ile aynı hisleri paylaşmadığımızı hissediyordum. 

"Bu yer neresi?"

"Sessiz olmalısın."

William'ın isteğiyle susarken uçsuz bucaksız araziye bakarak, göz gezdirdim. Bulunduğumuz bu yer hem tanıdık, hemde bir o kadar yabancı geliyordu. Bunun garipliğini yaşarken Valentine'ın kullandığı kalkanın gücünü hesap etmeye çalışıyordum. Ama ne yazık ki bunu tam olarak bilmemin imkanı yoktu. Özellikle arkasında kadim bir cadının varlığını bilirken...

Sıradaki hamlemizi beklerken, William'ın bir ileri bir geri volta attığını fark ettim. Bedenimden garip bir ürperti geçerken endişelenmeye başlıyordum. Şu an William, planına mı devam ediyordu, yoksa yeni bir şeyler mi düşünüyordu? Emin değildim. Konuşmadan bunu bilmemde  imkansızdı. Ama sormakta sessiz kalmam gerekirken gereksiz bir durum oluşturuyordu. 

Kısa süre sonra William eline ne zaman aldığını bilmediğim taşları gösterdiğinde, hareketlerini daha da dikkatli izlemeye başladım. Belirlediği bir noktada durduğunda taşlardan birini sağ tarafa, diğerini ise tam tersi istikamet olan sol tarafa doğru fırlattı. Taşlar hiç bir engelle karşılaşmadan yere düşerken hala sessizliğimi koruduğum için bir şey söylemedim. O an aklıma gelen tek şeyse, taşlarla koruma kalkanının yerini saptamaya çalışma ihtimali oldu. Gerçi bu şekilde fark edilecek türde bir koruma kalkan, fazla kolay olmaz mıydı?

Obscuration [Malec]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin