Dağılan Ruh

504 38 701
                                    

_Önceki Bölümden Kesit_

"Tamam." diyen Isabelle, elimi tuttuğunda beni yönlendirmesine izin verdim. Magnus'u ise tamamen görmezden geliyordum. Birlikte malikanenin üst katına çıktığımızda, geniş odalardan birinden içeriye girdik. Onlarla konuşmam gereken, öğrenmem gereken o kadar şey vardı ki... Tek dileğim kardeşlerimin kalp kırıklığını biraz olsun unutturabilecek olmasıydı. Diğer yandan ise William'ın sözlerini düşünüyordum. Eğer durum buysa seçeneğim ortadaydı. Kardeşlerimi korumak zorundaydım.

 Kardeşlerimi korumak zorundaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Magnus

Alec'in yok saydığı varlığımla, gidişini izlerken ne düşünmem gerektiğini gerçekten bilmiyordum. Kafam allak, bullak bir durumdaydı. Uyandığımdan bu yana geçen zamanda, kendime gelmem gerekirdi. Bense hala kendimi sarhoş halde bir o yana bir bu yana sallanıyor gibi hissediyordum.

"Bir sorun mu var, Magnus?"

Raphael'in sesiyle başımı iki yana salladığımda, ona döndüm. Dilimin ucuna gelen tonlarca kelimeden bir tanesini bile dile getiremezken, bu durumu yalnız olmadığımız gerçeğine vermeye çalıştım. Zaten büyücünün yanında konuşmakta istemiyordum.

"Yalnız kalacağımız bir yer var mı, Raphael?"

"Benden rahatsız olmana gerek yoktu, Magnus. Ayrıca, zaten sizden daha önemli işlerim var."

Jonathan'ın sert tavrına karşılık cevapsız kalmayı tercih ederken, Raphael'in konuşmasını bekledim. Buradan gitmek istiyordum.

"Odama gidelim. Orada rahat konuşuruz."

Yavaş adımlarımla Raphael'i takip ederken, her bir adımda malikanenin duvarlarına bakışlarım takılıyordu. Bu yer tanıdığım ve bulunduğum hiç bir malikaneye benzemiyordu. Cadı ve büyücülerin neredeyse tamamına yakını ait oldukları tarafı simgeleyen işaret ve eşyaları özellikle seçer ve bunları sergilemekten garip bir şekilde haz duyarlardı.

Burada ise kadim cadılardan hiç bir iz göremiyordum. Gerçi bundan memnun olmalıydım. Sonuç olarak konu ben ve William olduğumda, artık taraf kelimesinin hiç bir anlamı kalmamıştı. Herkesin istediği tek şey yok olmamızdan fazlasını değildi.

Merdivenlerin ardından koridorun sonundaki odaya geldiğimizde, vakit kaybetmeden içeriye girdim. Adımlarım otomatik olarak yatağa doğru yönelirken, çift kişilik yatağın kenarına oturdum. Aslında konuşmak bile içimden gelen bir şey değildi. Sadece konuşmanın iyi geleceğine karar vermiştim. Bunları düşünürken, Isabelle'in arkadaşının yokluğunu dikkatimi çekti. Eve geldiğimizden beri onu görmemiştim.

Obscuration [Malec]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin