İçinde nefes almadığınız bedeninize, bazen öyle bir yorgunluk çöküyor ki bunu anlatacak ne bir kelime, nede bir cümle kurabiliyorsunuz. Hani nefessiz kalıyorsunuz, almaya çalıştığınız nefeslerinizde bağlıyorsunuz. Bağırıyorsunuz, sessiz sessiz, içten içe ağlıyorsunuz kimse hıçkırıklarınızı duymasın diye dilinizi ısırıyorsunuz. Bu küçük bedenize çok büyük dertler yüklüyorsunuz. Dertlerinizin arasında kaybolmaktan, gözyaşlarınızı kirpiklerinizle silmekten yorulmıyorsunuz, hani bir havuz kurma gibi bir düşünceniz mi var ?
Ne bu günü gününe gözyaşları, günü gününe onca dert, günü gününe onca hıçkırıklarınızı sakladığın anlar?
Bedeninize ağır gelen dertleri, bedeninizden sirkelemeye çalışın, kalkın gülmeye çalışın.
-Ama hayır, çok zor.
-Dertleri, düşünmek bile ayrı dert.
-onca dert arasında gülmek mi..?
Hani şaka falan mı yapıyorsun, der gibi duydum sizi.
Tabiki sizde haklısınız, hakkınızı yiyemem asla, onca dertle çebelleşiyorken, gülmek kelimesini bile duyunca yabancılık çekmeniz çok doğal. Size çok yabancıda gelebilir anlarım ama her şeye rağmen hayatta gülünebilecek şeyleride unutmayın.
Bir çocuğun gülümemesine gülün mesela.
-bir çiçeğin o sizi başınızdan aldığı kokusuna gülümseyin mesela
-hayatta karşı gülmeye çalışın mesela.
Hayatla savaşmanın en güzel yöntemi nedir biliyor musunuz?
Hayatta karşı her zaman gülerek yanıt vermek.
Çünkü hayat sizi her zaman yere yığmaya çalışacak, yerle bir olmanız için elinden geleni ardına koyamayacak hiç bir zaman, siz her zaman eğer en güçlü şekilde gülerseniz sadece hayatta değil, önünüze kim gelirse gelsin diz çöktürürsünüz. Siz alsında, çok güçlü olmanız bir yana, bu güçlü yapınıza çok hassas duygular taşıyorsunuz.
Hiç kimsenin sizi kırmasına izin vermeyin, sizde herkes gibi çok özel ve değerlisiniz, kendinize şans verin ve gülün...
