BÖLÜM - 45

10 1 0
                                    

Bazen sesini duyurmak istersin, bağırırsın öyle uzak uçsuz bucaksız yerlere.
Ardından gelir sana yeniden sesinin bir yankısı.
Tabi sonra duymak istersin sesinin yakılar ile karışmış halini.
-Seni özledim.
-Sesini özledim.
-Sana hasret kaldım.
Gibi türlü türlü sözcüklerini, en çokta canını yakar haykırışlarını, isyanlarını, üzüntünü içinde saklayan yakınına kulak açmak.
Sesinde saklarsın aslında bütün bedensel ve ruhsal yorgunluğunu ama o sesini hiç bir zaman çıkaramadığın için, saklanır bütün hissiz hallerin, yorgun halin.
Seni çok sessiz gördükleri için mutlu gözükürsün. Tabi o sesiz halinde saklı olan üzüntünü de gizlersin, saklarsın.
Hani açağa çıksa üzüleceğini, üzeceğini de bilirsin diye saklarsın.
Etrafında güzel sesler duymak istersin mesela.
Sesinde karışmış isyanları değil de, sesinde karışmış mutluluk dolu sözleri aramak ister kullakların.
Daha sonra kullakların işitir zamanda kaybolmuş sesleri, sevdiğin o kişilerle kaybolan sesleri duyar.
Duyduğu her bir seste yeniden yıkılır tabi. Kendine gelmeyi bir yana bırakalım da, nasıl bir hale geleceğine dahi akıl sır erdiremez bir hale gelir.
Kendine gelmeyi çok uzun zaman önce bırakmıştı zaten, gelemeyeceğini anladı çünkü.
Topladığı her bir çiçeğin elinde solup gittiğini izleye izleye, çürtü bu bedenini.
Çürümüş bedenini sakladı, ölümün eşiğine gelince toprakla bütünleşeceği gün için, gün saydı.
Günü geldiğinde ise hani zaten çürümüş bedeninin en azından solmuş çiçekleri açtıracağı bilinci ile güldürdü, gülümsemeden de uzakta kalmış yüzünü.
Uzunca işitmekte isteyecekti kulakları, sevdiği şarkıları, sevdiği insanları, sevdiği kişiden gelen her bir sözü, her bir şiiri.
Şiiri de çok severdi, çürümüş bedenine de tek iyi gelen şeydi.
Elinde tutup sararan her bir çiçeğe söylediği en güzel şiirlerden biriydi.
"Bir gülümseme vardı solmuş onlarca çiçeği açtıran, bir de bir söz vardı yeşermiş onlarca çiçeği solduran."

SENDE KALDI BİR YANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin