Hazır değilim tekrar kaybetmeye, hazır değilim tekrardan üzülmeye, hazır değilim nefeslerimi kursağımda bırakmaya...
Alışık değilim kendimi kaybetmeye, alışık değilim sessiz ağlamalara, alışık değilim gözyaşlarımı ellerimle silmeye, ben alışamam her gece farklı bir kabusa uyanmaya, ben alışamam nefeslerimin bana ağır gelmesine.
İstesemde alışamam seni sevmekten vazgeçeyi düşünmeye...
Geceleri sessizce ayak basıyorum, sokaklar işitmesin ayak seslerimi diye.
Sessizce haykırışlarımı yutkunuyorum içime, duyarsa sokaklar beddua ederdi sana.
Haykırışlarımı saçıyorum dağlara, dağlardan yankılansın tekrar bana, farkında olayım sessimden başka kimsemin olmadığını.
Uzak kalsın bana yabancı bütün sesler, kullaklarım işitsin sadece ses tenlerimden çıkan her bir haykırışı.
Uzakta kalsın bana, sevmeyen kalpler. Ben kalbimin yaralarını sarmaya alışık değilim.
Uzakta kalsın bana yarım kalan sözler, ben sözlerimi içime yutkunmaya alışık değilken.
Yaklaşmayı düşünmesin yalandan bakan gözler, benim kanrevaya dönmüş gözlerimi görmezden gelendi zaten senin gözler...
Alışmaya çalışıyorken, yıkık bir hale gelmişken enkaza döndürendi beni senin güzel bakışların.
Ben kalbimin yaralarını sarmaya çalışırken, hançerle oyandı kalbimi umursamaz tavırların.
Kendime hakim olmaya çalıştıkça, beni benden alıkoyandı senin o vurgunduymaz tavırların...
En güzelinden severdi seni, incitmeye korkarak, kırılmandan kaçınarak, seni kırmaktan korkarak...
Sana çok düşkündü o kalbim, kalbimi kıranın takendisiydi o senin sözlerin.
İmkansızlara karşı kucak açandı, o seni parayoanağa bağlamış gibi seven halim.
Sana çok düşkündü, imkansız olduğunun bilincindeki aklım.
Sana karşı çok inceydi, bütün hisslerim.
Hisslerimi kırandı, senin o hissizliklerin...