Kimseye anlatamadığımız ama kendi içimizde bu duygularla öldüğümüz, hisslerimiz var bizim.
Bakmayın sessiziz diye bizi duygusuz zannetmeyin, biz kendi duygularımızı pek şahşalı göstermeye alışkın insanlar değiliz, ne varsa içimize atarız ne çekersek içimizde çekeriz.
Kırılırız ama bunu hiç bir zaman asla belli etmeyiz, üzülürüz içten içe ama bunuda asla belli etmeyiz. Karşımızdakinin yüzünün o tatlı gülüşüne aldanır, onun gülüşünde güleriz. Takma sen bizi hani anlamaya falan da çalışma, sorma hiç bir zaman neden bu kadar sessizsin diye ?
Sebepsiz sessizliklerim var, bazı sessizlikleriminse çok derin konuları var anlatmakla dilimi tüketmek istemiyorum, hani anlatsam da anlayacak mısın peki?
Onca yaşımda dert ortağıma, canımdan bir parçama susarak, sadece gözlerime bakınca o kadar çok şey anlatım ama anlamadı.
Şimdi bana söyler misin..?
Gözlerimin o bakışındaki sözleri anlamayan canımın parçası beni anlamamışken, manasız anlatışlarımı anlayacak mısın sen ?
Gerçekten anlayacak mısın beni ?
Hani ben buna açıkçası pek inanmıyorum, kusura bakma bu sen hiç bir şeyi anlayamazsın demek olmuyor ve ya sen anlayışsız bir insansın demekte olmuyor. Sadece beni anlayamazsın, anlamak içinde pek çaba sarf etmeye çalışma, hani illa anlamak istersen de, o gözlerime bak ister istemez, kaçırmazlarsa gözlerim gözlerinden anlatırlar sana, umarım anlarsın, sana olan söylemlerini. Ben pek kendimden bahsetmeyi sevmem açıkçası, beni anlamak isteyen gözlerimin odağı olmaya çaba sarf eder, sözlerimde anlam bulmaya değil. Gözlerimin içine bakınca, gözlerindeki o yorgunluktan anlarlar beni...
İstemsiz sitemlerimin, cevapsız aramalarında kapattım kendi bedenimi bu hayatta, hani var mıydı hayatım ?
Yaşıyor muydu bedenim yoksa ölü bedenimin yaşayan ruhunu mu taşıdım onca zaman?
Aldığım nefeslerde mi boğuldum ben!
Nefessiz kalıpta nefes mi meddetumdum ben?
Ben gençliğimi kaybettim, nefeslerimi kursağımda bırakanlarda, yaşıyorsamda eğer:
-ölü bir bedenin, yaşayan ruhunu taşıyorum...