Size bugün 13 Eylülden yazıyorum. İçime dolan bir duygu var onu size nasıl anlatacağımı hiç bilmiyorum. Elimden geldiğince size en anlamlı şekilde anlatmaya çalışacağım. Tabi, sizde çok iyi bilirsiniz ki duygular dilde telafuz edilerek değil, hissedilerek anlaşılır.
Mesela ne gibi mi?
Size çok güzel gelen bir şey başkasına güzel gelmeyebilir.
Siz hiç çocuk sahip olmamış birinin yabancı bir çocuğa sarılırken duyduğu duygu ile çocuk sahibi olan birinin çocuğuna sarılırken duyduğu duyguları bir tutabilir misiniz..?
Tabi duygular ne kadar hissedilince anlaşılsa da ben size kelimelerle anlatabileceğim kadar anlatacağım; Günün birinde rüyalarınıza biri gelir. Rüyanıza gelişi ile rüyanızı şereflendirir ya hani. Geçmişte gördüğünüz rüyalara dönüpte bakarsınız. Fakat gördüğünüz hiç bir rüya sizi bu kadar etkilemediğini görünce içinizde biriken şaşkınlığa ve mutlulağa karşı bir anlam biriktiremezsiniz.
Yaşamınızın içinde size sarılamayıp, bir rüya da size sarılması sizi ne kadar etkileyebilir ki?
Yeni günün sabahına gözüyaşlı, göz çukurları ağlamaktan harap olmuş olarak mı uyandıracak?
Hani işte öyle biri gelir ki rüyanıza kendi kendinize soracağınız, sormaktan çekinip, çekinmeyeceğiniz tüm sorularınıza cevap olur.
Tabi sorularınıza cevap olmak bir yana, sizi öyle bir duyguda bırakır ki kokusu olmayan, üstünüzde terleyen bir atleti saatlerce koklatabilir.
Güzel olan şey karşıdakinin güzel olmasıyla değil, sizin onu güzel düşünmenizle güzeleşir...