Merakınızı kurcalayan, hiç görmediğiniz ama var olduğunu bildiğiniz şeyler vardır.
Hani bunları gelip bana sorsanız sizlere şunları söylerim; " Kimsenin görmediği o cehennemi, ateş gibi saçtığı sözlerin de gördüm.",
"Kimsenin o görmediği cenneti, gülen gözlerinin için de gördüm.",
"Kimsenin görmediği o meleklerden birini onun için de gördüm.",
"Kimsenin görmediği o şeytanı saf bir kalbi kırarken gördüm."
Merakları kurcalayan pek çok şeyi çiçeklerin en güzeli olan papatya da gördüm.
Hayatta o kadar anlamsız bakan o gözlerim, merakları kurcalayan gizemli pek çok gerçeği, bir papatyanın için de gördü.
Dünyaya o bomboş bakan gözlerim hayattaki anlamı, yönünü papatyaya çevirerek buldu ve tekrardan hayatta her zaman kimseye bir papatyanın da kalmadığını aynı papatyadan öğrendi.
Siz de elbette biliyorsunuz, dünya küçücük bir yer.
Hani bazılarına da çok dar geliyor aslında çok büyük ama artık gökyüzü onu boğmaya başlıyor.
Solmaya çalıştığı nefesler, soluğundan geçmiyor.
Kaçacak yerler arıyor mesela yönünü nereye çevirirse çevirsin, en son kendini nere de ait hissediyorsa açılan bütün kapılar oraya gidiyor.
Evet ne demişti bir yazarımız; " atilla İlhan; ve en son herkes evine dönermiş"
Size göre ev neresi, olduğunuz yer mi?
Yoksa kendinizi eviniz de hissetiğiniz o yer mi?
Bana sorarsanız; ev için de kendinizi huzurlu hissetiğiniz, her neredeyse o yer sizin evinizdir.
Evet aslında koskoca olan dünyayı, kendinize çok daraltıyorsunuz.
Kendinizi ait olduğunuzu hissetiğiniz o yere bırakın, merak etmeyin sizin ardınızdan gelecek olanlar da belli; mutluğunuz, gülüşleriniz ve gülüşlerinize anlam katan siz...