Hayat olduğu yerden devam ediyor. Hani hayatımıza insanlar girer ve insanlar çıkar.
Kafamızın içi öyle bir dolu olur ki, hayatımıza giren o insanı her şeyiniz yaparsınız.
Onsuz bir hayatın varlığına inanmak dahi istemezsiniz.
Tabii ki şunu da unutmayın; Her başlangıcın bir sonu ve her sonun ise yeni bir başlangıcı olur. Bunu isteseniz de, istemeseniz de görürsünüz.
"Her bitiş, yeni bir başlangıçtır."
Unutmayın hayatta mutluluğun sırını merak ediyorsanız..?
Ben size bunun cevabını şu şekilde verebilirim;
Kimsenin seni seviyorum kelimelerine inanamayın çünkü her seni seviyorum kelimesinde kaldırılabilirsiniz.
"Seni asla bırakmayacağım. "
Evet özellikle bu kelimeye inanmamakta gayret göstersin..!
Çünkü bırakılmayacağınıza inandırılsanız elinizden alabileceği en değerli şeyi, inancınızı ve en önemlisi sizden zamanınızı alır.
Günün sonunda ise "Seni asla bırakmayacağım." sözleriyle başlayan bir başlangıç "Kendine iyi bak. "
Sözüyle sona erer.
Elbette bundan sonrası ise sizden çalınan ne inancınızın bir geri dönüşü olur.
Ne de sizden çalınmış olan zamanınızın size bir geri dönüşü olur.
Hayat öyle kısadır ki, dünün hesabını bugünün telaşını ve yarının planını kurarken.
Yarının olacağının dahi garantisini veremiyoruz.
Peki ya yarının nefesini alıp alamayacağımızı dahi bilmediğimiz ve hayatın belki yarına sınırlı olma ihtimalini de bildiğimiz bu kısacık hayat'ta.
Neden bu kadar çabuk kanıyoruz onca yalan dolu; "seni seviyorum, seni asla bırakmayacağım... " Sözlerine.
Bir insan eğer ki aşk körü olursa, o zaman ne söyleyenen sözlere kulak asar.
Ne de gördüklerine inanabilir. Aşk körlüğü seni sarhoş eder. Kimseyi görmez, dinlemez ve anlamaz kalır.
İnanmak istediğine inanır ve görmek istediği şeyleri görür.
İşte buna da aşk körlüğü denir.
Herkes onu saf, aptal ve kör sanar.
Fakat o aşk körüdür.
Ne sağırdır, ne kördür ne de aptaldır.
Sadece aşktır...