Size bir kelebeğin hayatından bahsedeceğim, kelebek önce solucan halinde gezinen, ağacın bir dalına kozasını kendine saran, günün doğumuyla beraber kanatlanıp uçan, bir yandan çok güzel görünüp, bir yandanda o güzeliği bir güne sığdıran kelebek, bir ömrünü, hayatını bir günde yaşayıp yeni günün doğumda ise ölüyor. Hani bazen diyorum keşke sevgimiz bir kelebeğin sevgisi kadar olabilse, kelebekler kendi kaderini, kendi kader çizgisini ördüğü kozada çizip bir ömrü, bir güne sığdırıp, o ömürlük gündeyse birine aşık oluyorlar. Hani hangi birimiz, bir ömür sever birini?
Ya da hangi birimiz bir ömrünü adar sevdiğine ?
Bense kelebekleri bu güzel sevgileriden sevdim. Bir günlük ömürlerinde günün doğumunda öleceğini bile bile seviyorlar, kıskanmıyor değilim aslında, imrenmeyecek gibide değil ki?
-Bazende kendime şöyle söylüyorum.
Seveceksen eğer, bir kelebeğin sevgisi gibi sev. Bir günün doğumda öleceğini bile bile sev, bir ömür sev. Kolay kolay kimseye nasip olmaz bu sevgi, bu sevgiyi taşıyacak bedenine sahip çık, önüne ne gelirse gelsin, seni o sevginden koparmasın, bir kelebek gibi sev sabahın güneşinde öleceğini bile bile sev. Hani kelebekler çok nadidedir, kırılgandır, saftır. Kırılmaya, kanatlarının koparılmasına çok münasiptir. Bir kelebek gibi seveceksen, karşındakinide bir kelebek gibi gör!
Söyleyeceğin en ufak sözde dahi kırılabileceğinin bilincinde ol, bir kelebek gibi severken karşındaki, kelebeğinde kanatlarına dikkat et, kırılmasına izin verme sakın. Kırıldıkları an, yerli yerinde kıvrın acısından kelebek ve günün sabahında acısıyla ölür kelebek. Hani bir kelebek gibi seveceksen, karşındaki kelebeğin kanatlarına, kalbine ve sevgisine muhafaza ol. Koru onları kimsenin kirli elleriyle dokunmasına izin verme, dokunmaya kalkan elleriyse savuştur, uzaklaştır yakın olmasına asla izin verme, çünkü karşındaki kelebekte çok nadide ve kırılgandır bunu hiç bir zaman unutma, bazen kelebek olasın gelir, bir gün kozanı açıp kanatlanıp uzaklara gitmeyi, o uzaklarda birine aşık olmayı ve sabahındaysa aşkınla ölmeyi. Kirli bir hayatı yaşamaktansa, bir günü bir ömüre sığdıran bir kelebeğin hayatını yaşamayı yeğlersin. O bir günlük ömrü tertemiz bir sayfayla kapatıp sabahındaysa hayattan yana bir pişmanlığın olmadan ölüp gidersin, belkide bedeninde oluşacak tek acınsa yaşadığın aşka ulaşamaman olur, oda bir ömürlük aşkınla ölmüş olursun. O şanslı kelebekler bir gününü bir ömre adayıp, bir ömürlük sevgiyle ölüyorlar, söylediğim gibi.
-Hangi birimiz bir ömürlük sevdi?
-Hangi birimiz sabahın kalktığında öleceğini bile bile sevdi?
-Hangi birimiz bir kelebek gibi sevdi?
Ben size söyleyeyim hiç birimiz...