I Become The Wife of The Male Lead

Bölüm 51: Değişimin başlangıcı

"Fiona Heilon... o kadar da kötü değil."

"Burada ne yapıyorsun?"

Enoch düşüncelere daldığı için, yanında birinin olduğunu hissetmedi. Sesten irkildi, sonra başını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Sigren orada duruyordu. Enoch, Sigren resmi prens ilan edilmeden önce bile Sigren'i resmi olmayan bir ortamda en az bir veya iki kez görmüştü. Tabii ki o karşılaşmada Sigren dikkatine layık değildi. Yani Sigren'i hemen hemen tamamen görmezden geldi.

Ama o adam az önce mırıldandığını şeyi duydu mu?

'Bekle, ya duymuşsa? O zaten sadece şanslı bir gayri meşru çocuk.'

"Bu ağabeyle merhaba demeden konuşmak bile, sanırım temelleri bile bilmiyorsun çünkü sen bir yarı kansın."

"...."

Bu adamın ona sadece kısa bir süre bakması Enoch'un benlik saygısını incitti.

Sigren, Enoch'un bakışlarının gizemli bir ifadeyle kaldığı yere doğru baktı.

Enoch daha sonra Sigren'in baktığını fark ederken ağzını açtı. "Evet, sen de Heilon'dan geldiğini söyledin. O zaman onun hakkında bir şeyler bilmelisin. Bana ondan bahset."

Daha önce hiçbir şeye tepki vermeyen Sigren'in yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi. "Bu sorunun amacının ne olduğunu bilmiyorum, ama..."

Enoch, Fiona'ya bakıyordu, bu yüzden Sigren'in yüzünü göremedi. "Güzel bir kız olduğu için, bu prens onu bir süre yanında tutmayı düşünüyor. Son zamanlarda sıkıldım."

Sigren'in gözleri bu sözleri duyunca karardı. Sonra soğuk bir ses tonuyla cevap verdi. "Bir cevaba bile layık olmayan acıklı bir sebep."

"Ne?" Enoch, Sigren'in beklenmedik cevabını duyunca kaşlarını çattı. Öfkelenen Enoch,
Sigren'i yakasından tutarak kendisine doğru çekti. Bu piç onunla eğleniyor muydu?

Sigren, rakibinin bileğini refleks olarak kırmamak için kendini durdurmaya çalışırken Enoch'a sinirli bir şekilde baktı.

Tabii ki, Enoch bunu bilmiyordu.

"Arsız piç, Veliaht Prens'e bunu söylemeye nasıl cesaret edersin?"

Sonra Enoch yumruğunu Sigren'e doğru salladı.

"....!"

Ancak yumruğu hemen Sigren'in eline takıldı. Dahası, elini çekmeye çalıştı ama eli sıkışmıştı.

Sigren, Enoch'un yüzünün kızardığını görünce alaycı bir şekilde gülümsedi. "Daha fazla denemelisin, ağabey?"

"Sen! Seni kahrolası piç!"

Enoch, Sigren'i hala tuttuğu yakasından çekmeye çalıştı ama Sigren hareket etmedi.

Sigren'in yüzünde bir an için alaycı bir gülümseme belirdi, sonra yüzü hızla ürkütücü derecede soğuk bir ifadeye dönüştü. Mavi-gri gözleriyle Enoch'a doğru baktı. "Sıradan bende mi?"

Enoch'un tüylerini diken diken eden o kadar ürkütücü bir sesti ki.

Sigren, Enoch'un yakasından tuttu ve onu ileriye doğru itti.

"....!"

O kadar güçlüydü ki, Enoch birkaç saniye bile dayanamadı. Yakası tarafından boğulan Enoch, sadece gıcırtılı bir ses çıkarabiliyordu.

"Esk...eskort..."

Enoch eskortunu çağırmaya çalıştı ama bu anlamsız bir girişimdi. Boğazı bastırılıyordu. Bu yüzden sesi zar zor çıkıyordu. Dahası, Enoch'un vücudu bir sütunla kaplı olduğu için insanlar aralarında ne olduğunu göremiyorlardı.

Sigren başını eğdi ve Enoch'un kulağına alçak bir tonda fısıldadı. "Bir uyarıda bulunuyorum..."

"...."

"Pozisyonunla, hatta imparator olmakla ilgilenmiyorum..."

"Uh..uh...."

"Çünkü bu dünyada istediğim tek bir şey var...."

Enoch kulağında soğuk bir ses çınladı.

"Ancak, eğer biri ona dokunmaya çalışırsa..."

Enoch'un nefes alması gittikçe zorlaşıyordu.

"O kişi kim olursa olsun... ne tür bir pozisyona sahip olursa olsun..."

Sigren yavaşça fısıldadı.

"O kişiyi en acı verici şekilde öldüreceğim, kardeşim."

Sonra Sigren, Enoch'u yakasını tutan elini serbest bıraktı.

"GASP!" Enoch, aşağı kaymadan önce bir saniye sütuna yaslandı ve elinden geldiğince oksijen almaya çalıştı.

Sigren ona ifadesizce baktı.

"Bunu bana yapmaya nasıl cüret edersin, seni deli piç....!" Enoch, nefes verirken Sigren'e onu öldürmek istiyormuş gibi baktı.

"Bir gün, kesinlikle alçak kafanı duvara asacağım!" Enoch, Sigren'e taciz çığlık atıyordu.

Sigren ağzının bir köşesini kaldırdı ve alaycı bir şekilde Enoch'a sırıttı. "Bunu dört gözle bekliyorum, kardeşim."