Veliaht Prens Enoch, üvey kardeşini hiç sevmedi. Tam olarak, ondan nefret ediyordu. Sigren gelene kadar Enoch'un hiçbir endişesi yoktu. İmparatorun başka oğlu yoktu ve hiç kimse Enoch'u gücendirmeye ve onun tek düşmanı olmaya çalışmıyordu. Ama Sigren geldikten sonra her şey değişti.
'O sikik Sigren, Sigren.'
Yeni prensin görünümü çok muhteşemdi. Belki de bu yüzden adı her yerden duyuluyordu. Saraydaki insanlar bile prensin adını övüyordu. Ejderhayı öldüren bir kahraman olduğunu söylüyorlardı.
"En azından o pislik bir piç."
Sigren ölü bir fare gibi olsaydı Enoch rahatsız olmazdı. Ancak Sigren, soylu toplumu baskılıyordu. Sinsice sıçramayı seven kadınlar bile Sigren ile göz teması kurduklarında kızarıyorlardı. Sigren'in veliaht prensten daha iyi olduğuna dair gizlice bir mırıltı duyduğunda öfkesi daha da arttı. Ancak, Enoch'u en çok kızdıran şey bu değildi. Sırf bir kadından bahsettiği için piç onu cüretkarca boynundan tutmuştu. O an, hayatı boyunca bir veliaht prens olarak onaylanan Enoch'a en büyük hakaretti. Enoch, imparator olursa yaptığı ilk şeyin Sigren'i giyotine koymak olduğuna yemin etti.
Ama böyle bir gün daha çok uzaktı.
"Ona acı çektirmenin bir yolu var mı?"
Enoch, Sigren ile kafa kafaya yüzleşmenin anlamsız olduğunu biliyordu.
Fiona Heilon.
Sigren'de duygusal ajitasyona neden olabilecek tek kadın.
Enoch görünüşünü beğendi, ama onu hiç düzgün görmemişti çünkü o ucuz Dük Abel Heilon her zaman onunla birlikteydi.
"Bir şeyler ters giderse, sert vurulurdu."
Kim şu anda Enoch'un yüzünü görseydi, aklında bir şey olduğunu hemen söyleyebilirdi.
'Dokunalım.'
Heilon Dükü yüzünden o kızla açıkça başa çıkmak zordu, ama önemli değildi, çünkü başkentte de gücü vardı. Zaten kendi ellerini kullanmak zorunda değildi.
Enoch'un çocukluğundan en çok öğrendiği bir şey varsa, o da başkalarına kötü davanmaktı.
Bir ip çekti.
"Yardımcımı hemen buraya getir."
Enoch sırıttı. İyi bir fikri vardı. İşe yararsa iyiydi, işe yaramazsa da kuyruğunu kesebilirdi. Her iki şekilde de iyiydi.
Çünkü bu ülkede kimse veliaht prensi sorgulayamazdı.
***
Son zamanlarda biraz meşguldüm. Bunun nedeni, benimle ilgilenenlerin sayısının artmaya devam etmesiydi. Sanırım, av yarışmasında yaptığım şey çok fazla gürültü yarattı. Yine de bunda kötü bir şey yoktu. Başkente yerleşmeye istekliydim ve bu yüzden insanların davetini reddetmek için hiçbir nedenim yoktu.
Bu, yaparken hissettiğim bir şeydi.
"Dükle dolaşamam...."
Beni şaşırtan şey, birçok insanın Abel Heilon'a hayran olduğunu bulmamdı. Hatta ona kuzeydeki en güçlü kalkan bile diyorlardı. Ama, düşmanları da her yerdeydi. Ne de olsa Abel, yaklaşan bir kavgadan asla kaçınan biri olmamıştı. Hatta yürüyen kavganın kendisiydi.
Kısacası, evlat edinen babam iki ucu keskin bir kılıçtı.
Sigren homurdanmamı duyduktan sonra sırıttı. "Yine de, onunla birlikte dolaşman sana yardımcı olur."
Bunu gerçekten komik mi buldu? Çünkü çok ciddiydim.
"Şaka yapmıyorum. Demek istediğim, o gerçekten, bariz bir şekilde her zaman alaycı. Abel'in bu kadar belalı olduğunu bilmiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Become The Wife of The Male Lead
FantasyBu dünyanın kurtarıcısının elindeki korkunç ölümünden sonra ruhu sonsuz acıya mahkum edilen, son kötü adam "Fiona"nın bedenine sahiptim. Sırf gayri meşru bir çocuk olduğu için kendi ailesi tarafından işkenceye maruz kalmıştı. Böylece... romanın başl...