İkinci bölüm: Refleks (part 2)

15 2 0
                                    

- Hafsa , uyanmışsın.
- Evet anne oldu biraz
- Sina nerde?
- Şey..
- Burdayım anne..
- Yerde ne yapıyorsun oğlum?
- Birşey düşmüştü de ona bakıyordum ben..
Gülmemek için dudaklarımı kemiriyordum. Kapının açılma sesini duyunca yakalandık diye ani refleksle yataktan itmiştim Sina yı. O arada da annem içeri girince kalkmasına da yardım edememiştim. Yerden doğrulamaya çalışıyor bi yandan bana bakıyordu. Ne demek istediğini o belli edemesede biliyordum. Bu durum daha da komiğime gidiyordu.
- Nasılsın kızım?
- İyiyim anne.
- Çok iyi anne merak etme sen.
- Enerjisi geri gelmiş gözlerinin içi gülüyor.
- Enerjisi geldi evet. Allah bozmasın.
Bir yandan imalı imalı bana bakıyordu konuşurken. Şuan konuyu değiştirmezsem olay ifşa olacaktı.
- Babam nerde anne ?
- Baban eve gitti kızım. Sana eşya falan getirecek.
- Anne iyiyim zaten. Gideriz bizde . Boşuna getirmesin.
- Doktor gelsin de bakarız duruma göre. Baban her türlü bizi almaya gelecek. Sen şimdi şu yemeği ye bakalım. Sonra doktoru çağırırız.
- Anne çağıralım direkt. Ben aç değilim.
- Kızım iki gündür yemek yemiyorsun.  Nasıl aç değilsin!
- Yemek istemiyor canım vallaha.
- Hayır öyle bir seçenek yok ! Yiyeceksin. Hatta ben yediricem.
- Anne ! Ben yerim tamam ver bana. Sende doktoru çağır olur mu ?
- Geldiğimde o yemek bitmiş olacak ona göre. Sina bak sana emanet.
- Tamam anne sen hiç merak etme.
Annemin kapıdan çıkmasını bekleyen Sina sonunda istediği rahatlığı bulmuştu.
- Ver bakayım şu tepsiyi bana.
- Ne yapacaksın?
- Ver
Ne yapacağını anlamasam da verdim tepsiyi. Yanımdaki masaya koydu. Oh demekki sonunda benim ne istediğimi umursayan biri vardı. Yemek istemiyorum dediğim için beni zorlamıyordu kurban olduğum. Tepsinin güvende olduğundan emin olduktan sonra bi anda öptü yanağımdan. Neye uğradığımı şaşırmıştım.
- Beni aşağıya atmanın cezasız kalacağını mı sanmıştın küçük hanım!
- Fırsatçıı
- Fırsatçı olduğum doğrudur.
- Bak yaa..
- Yaani..ama bu cezaydı. Belim kırılıyordu neredeyse.
- Hahaha çok komikti ama ya..
- Birde gülüyorsun neye uğradığımı şaşırdım. Karıma sarılıyordum bi baktım yerdeyim.
- Hahaha . Ne yapıyım ani bir refleksle öyle oldu. Annem bizi yakalasa daha mı iyi olacaktı yani..
- Senin yüzünden yalan söyledim.
- Ödeştik işte. Ama birşey söyliyim mi hiç beceremiyorsun. Annem anladı ama çaktırmadı.
- Ne yapalım canım. Anlayacak diye karıma sarılıyordum sen gelince de kızın beni yere attı mı diyecektim.
- Sen dersin de ..
- İstediğini bilsem derdim..
- Şaka yapıyorum. Sakın öyle bir şey yapma ! Senin işin belli olmaz.
- Öyle mi ?
- Öyle
- Demek öyle. O zamaan
Aniden öptü diğer yanağımı da . Ya ben nasıl kanıyordum her defasında. Nasıl boşluğuma denk geliyordu böyle.
- buda kanıtı olsun.
Dedi geri çekildikten sonra.
- Aa Sinaa. İyice alıştın hee. Birşey demiyorum diye..
- Eveet şimdi yemeğimizi yiyoruz.
- Ben ne diyorum sen ne diyorsun.
- Aç ağzını hadi.
- Ben yerim.
- Hayır efendim sen yiyemezsin. Daha doğrusu yemezsin biliyorum ben bu ayakları.
- Nereden biliyorsun yaa ?
- Ben seni sandığından daha iyi tanıyorum karıcığım.
- Allah Allah.
- Aç ağzını hadi dökülecek bak.
Allem etti kallem etti o yemeği zorla yedirdi bana. Ne kadar kızsamda çok romantikti benim kocam. Sahi beni nasıl bu kadar iyi tanıyordu ki ?
Son kaşığımla birlikte doktor da gelmişti odaya. Birkaç konturolden sonra iyi olduğumu ve taburcu olabileceğimi söyledi. Sonunda şu mektup işinin ne olduğunu öğrenmenin vakti gelmişti.

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin