Otuz dördüncü bölüm: Bir yağmur ( part 3 ) FİNAL

15 2 0
                                    

- O sırada annem aradı beni. Bir kız varmış dedi. Bende istemediğimi söyledim. Israr etti ve ben tekrar düşünmediğimi söyleyerek geçiştirdim annemi. Sonra gülerek kapattım telefonu. Annemin gelin merakı komiğime gidiyordu. Telefonu cebime koyarken seni gördüm. Tam oradaydın. Arkan dönük, aynı bunun gibi siyah bir şemsiyeyi tutuyordun. Şemsiye seni kapattığı için çok görmüyordum. Sadece siyah feraceni görebiliyordum. Gülmeme sebep olan sen olduğun halde bir anda gülüşüm yüzümde donmuş, ne yapacağımı bilememiştim. Şemsiyeyi tutan sağ elinin serçe parmağına vurulmuştum çünkü, kınalı serçe parmağına. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum , ilk defa böyle hissediyordum. Dona kalmıştım, hareketsiz öylece duruyordum olduğum yerde. Senin hiçbirşeyden haberin yoktu üstelik. Burda olduğumu bile farketmemiştin. Kafamda yüzünü bile görmediğin birinin parmağına vurulamazsın saçmalık diyen ses , kalbimde daha önce hiç benzerini bile hissetmediğim hislerle yağmurun altında koşarak eve doğru gittim burdan. O gün, o an anlamıştım kaderimin sen olduğunu.
- Arkamda olduğundan habersiz Zühre yi bekliyordum o gün. Normalde gelmiş olması gerekirken çok yağmur bastırdığı için çıkamamıştı sığındığı yerden. Ben Zühreyi bekleyerek geciktiğimi düşünürken senin kalbine denk getirmişti Rabbim, farkında değildim. Ve her ikimizde sevdiğim , bir yağmurla bulmuştuk birbirimizi. O yağmur olmasa sen oraya sığınmaz beni göremezdin, Zühre beni bekletmez yanıma gelirdi. Ve belkide o yağmur olmasa karşılaşmayacaktık. Allah bir yağmurla bağladı kaderimizi.
- Bir yağmur ve bir şemsiye ile.. O şemsiye olmasa kınalı parmağını da göremezdim.
Konuşurken yanıma gelmişti çoktan. Yağmur yağmadığı halde şemsiyemizi beraber tutuyorduk. Ânın büyüsüne o kadar kapılmıştık ki dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü farkedememiştik.
Sarılma ve tabiki öpücük faslından sonra geri çekildi yarim. Ne ara aldığını görmediğim bir paket çıkardı arkasından. Sahi hiç farketmemiştim. Ne vardı acaba bu pakette ?
- İyiki benimsin kınalı parmağım , iyiki benimsin yerfıstığım iyiki benimsin.
- Sende iyiki benimsin sevdiğim, iyiki benimsin.
- Ben anımız kalsın istediğim için biraz hırsızlık yaptım.
- Nasıl yani?
- Günlüklerini aldım ve biraz da kendimden katarak böyle bir şey çıktı ortaya. Sende bende çok seviyoruz kitap okumayı. Neden kendi hikayemiz olmasın kütüphanemizde.
- Nasıl ya..
Açtım paketi hızlı hızlı. Nasıl ya.. Kitap vardı. Üstünde ' Kınalı Parmak ' yazan iki kitap..
- Kitap mı yaptırdın?
- Evet
- Ayy inanmıyorum Sina. Ay inanmıyoruum. Bizim hikayemizi kitap yaptırdın öyle mi ?
- Evet birtanem evet.
- Bu çok anlamlı bir hediye ama.. Çok teşekkür ederim.
- Ne demek yerfıstığım bu bizim hikayemiz.
- Peki neden iki kitap?
- Olmuşken tam kitap olsun diye biraz heyecan kattım. Yarıda, en kritik yerde bitirdim kitabı. Sonra ikiden devam ettim. Tabi senin günlüklerin sağ olsun çok olduğu için de ikiye bölmek zorunda kaldım birazcık.
- Günlüklerimden uyarlayarak sen mi yazdın yani ?
- Yok ben sadece kendi duygularımı belirtmek istediğim yerlerde bölüm eklettim o kadar. Gerisi olduğu gibi senin ağzından günlüğünden geçirildi. Ben tam okumadım günlüğünü zaten. Sadece özel günlerimizi okudum. Mahremimizle ilgili birşey açık olmasın diye. Belki kızlarla ilgili birşey yazmışsındır falan diye harici yerleri okumadım. Bir abla var bizim orda çalışıyor. Ondan rica ettim o yaptırdı sağolsun.
- Yaa Sinam. Bu kadar özel bir yerde bu kadar özel bir hediye. İyiki kocamsın be adam iyiki kocamsın. Seni çok seviyorum.
- Bende seni çok seviyorum birtanem. Kınalı Parmak hikayesini , kınalı parmak olay mahalinde vermek icap ederdi. Zaten buraya getirmeyi düşünüyordum seni hep. 14 Ekim buranın yıl dönümü ya. İlkinde gelemedik , ikincisinde de Süveybemiz doğdu. Nasip bu güneymiş.
- Kızımızın doğum günüyle aynı gün evet.
- Kalbime düşüşünün yıl dönümü kutlu olsun karıcığım. İyiki karımsın.
- Sende iyiki kocacığım. Kalbine düşüşümün yıl dönümü kutlu olsun. Biliyorsun o gün ben herşeyden habersiz Zühreyi bekliyordum.
- haha evet biliyorum.
- İyiki geldik buraya. Olayı canlandırınca o günler geldi aklıma. Çok güzel oldu. Arada geliriz.
- Geliriz tabi. Kızımızla da geliriz. Arada gelip durum güncellemesi yaparız daha taşa.
- haha güzel olur hatıramız canlı kalır.
- Kitaplarımız da kızımıza hatıra kalır. Büyüyünce okur Sahra Süveybe.
- Ve Ali Huzeyfe..
- Ne ? Hamile misin? Gerçekten mi ?
- Evet kocacığım Huzeyfemiz olacak inşallah..
- Allah'ımm. Şükürler olsun Rabb'im.
Kocamın kollarındaydım , mutluyduk , huzurluyduk. Her zor güne rağmen bu günlere gelmiştik. Burda , herşeyin başladığı bu yerde mutlu ve huzurlu hayatımızın şükrünü ediyorduk yeni çiselemeye başlayan yağmur eşliğinde. Ne çok şey değişmişti o günden sonra. Bir yağmur ile kalplerimizin birbirine bağlandığı yerde, bir yağmur eşliğinde kızımızın ve oğlumuzun şükrünü ediyorduk Rabbimize..

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin