Otuzuncu bölüm: Bir minik ( part 1)

5 2 0
                                    

Alışmıştık artık. Zorlandığımız günler geride kalmıştı. Her yeri iyice öğrenmiştik. Yıllardır burdaymışız gibi bir güven vardı içimizde. Normalde başka bir yer olsa bu kadar çabuk alışamazdım. Ama burası.. her yerden farklıydı. Eskiden kalma aşinalık mıydı yoksa maneviyatı mıydı beni bağlayan bilemiyordum. O kadar farklı bir hissi vardı ki evimmiş gibi hissediyordum. Yıllar öncesinde hayatımın kabusunu yaşadığım yerde bu kadar emin olmuş olmayı beklemiyordum açıkçası. Allah'ıma şükür ki korktuğum gibi olmamıştı. Çok güzel ve dolu dolu geçiyordu günlerimiz.
Ezan okunmaya başlayınca okumuş olduğum sayfamı bitirip çantama koydum Kur'anımı. Herşeyi gibi ezanı da bambaşkaydı buranın. İçine çeke çeke huzurla dinliyordu insan. Dinledikçe huzur buluyordu. Kendimi ezanın büyüsüne bırakıp dinlemeye başladım. Karşımda Dünya'nın harikası Allah'ın evi vardı. Muazzam yapıya, mübarek Beyt'e bakarak dinledim okunan ezanı.
Ezan bittikten sonra binlerce insanla beraber ayağa kalktık namaz kılmak için. Binlerce insan.. Hepsi başka dile, başka ülkeye, başka yöreye sahip binlerce insan tek birşey için bir araya gelmişti. Sadece bu bile o kadar garip bir o kadarda güzel hissettiriyordu ki. Tek bir sebep, tek bir amaç için toplanılmıştı. Ve o binlerce insan kıyama kalkmıştı Allah için.. Kocamın da içlerinde bulunduğu ön saflarda adamlar arka saflarda kadınlar olmak üzere bir imamın ' Allahuekber ' demesiyle namaza durmuştuk. Binlerce insan...

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin