On sekizinci bölüm: Sürpriz (part 1)

8 3 0
                                    

- Ya kardeşim ben birşey yapmadım.
- Komutana söylersin itirazlarını. Burda durman gerekiyor.
- Ben birşey bilmiyorum diyorum.
- Yapcak birşey yok. Emir böyle bekleyeceksin. Sorun çıkarma da cezan artmasın.
- Ne cezası Allah aşkına.
Bir süre beklemenin ardından har gür bahçeye gelmişlerdi. Bir yandan diğer askerle konuştuğu için beni görmemişti Sina. Böyle bir şey beklemediğim için algılayamamıştım bir süre olayı. Ceza falan diyordu asker. Sina da ısrarla yapmadım diyordu. Bahçe ne alakaydı ki ?
Görevli asker Sina nın dediğini umursamadan çekip gidince Sina çaresizce dolanmaya başlamıştı. Arkasını dönünce anca görmüştü beni. Hem şaşırmış hem sevinmişti. Yüzü duygu durumuna ayak uyduramadığı için komik gözüküyordu.
- Hafsam ?
- Sürpriizz..
Koşarak sarıldı bana.
- Oh Allah'ım sana şükür. Çok özlemişim karımı ya..
İki aydır uzaktaydım ondan , kokusundan, nefesinden. Çok özlemiştim. Sıkı sıkı sarmıştı kollarını bana. Birde ağzı dolu dolu konuşuyordu. Dışarıdan sert gözüken o adam neler yapıyordu böyle. Her defasında şaşırıyordum. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Hiçbir şeyi kaçırmamalıydım. Zamanım azdı. O yüzden hepsini aynı anda yapmalıydım yapacaklarımın. Oda bana baktı. Buluştu gözlerimiz. Kurban olduğum nasıl da tatlı bakıyordu öyle .
- Sen nasıl geldin ?
- Dayımla geldim.
- Oda mı burda ?
- Komutanın yanında.
- Demekki o yaptırdı. Şantajcı ya.
- Ne olduki?
- Bir anda geldiler yemekhaneye. Sina Bozkurt dediler. Ne olduğunu anlamadım. Komutan çağırıyor falan. Apar topar suç işlemiş gibi buraya getirdiler.
- Ya dayı inanamıyorum ya. İntikam aldı benden güya.
- Ne intikamı?
- Hafsa hanım telefonumu açtı ve bana da Rukiye ye de gıcıklık yaptı da. Bende intikam aldım küçük çaplı.
Bir anda dayımın sesiyle nasıl farklı yönlere gittik anlatamam. Gerçekten bunlar yanyana dura dura aynı olmuşlar. İnsan bir öksürür ses falan çıkarır gelirken. İlla herkes sarılırken görecek. Rahat edemiyorlar yeminle ya..
- Dayı ciddimisin ya ?
- Az korkutun dedim de baya korkmuş bizimki..
- Sende az değilsin Yasir. Neyse hoşgeldin.
Sarılma tokalaşma evresindeyken erkekler bende onları izliyordum. Sina dayımın parmağında yüzük olduğunu farkedince bir dayıma bir yüzüğe şaşırmış bir şekilde baktı.
- Yüzük?
- Biz sözlendik.
- Söz. Rukiye ve sen öyle mi ?
- Aynen.
- Benim niye haberim yok.
- Çok ani oldu vallaha kardeşim. Ailecek görüşmeye gittik. İki gün sonra söz oldu. Bir haftadır falan sözlüyüz zaten.
- Vayy bee.. Şu işi görüyormusun.. Hayırlısı olsun ne diyeyim.
- Amin kardeşim amin. Ee hadi bakalım. Komutan bir iki saat izin verdi dışarı çıkabilirsiniz. Buda anahtar. Korkuttum biraz ama kıyağım olsun. Al bakalım.
- Sen yapacaksın Yasir?
- Ben burda takılırım. Devreleri göreyim. Sizde bir iki saate gelin hee. Komutanı biliyorsun zor izin verdi.
- Biliyorum Yasir sağolasın. Ben üstümü değiştireyim öyle çıkalım.
- Yoo gerek yok bence. Asker kıyafetleri güzel.
- İyi o zaman gidelim madem.

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin