Üçüncü bölüm: Ebu Cendel (part 1)

10 1 0
                                    

Uzun bir yolculuğun ardından sonunda evimize varabilmiştik. 15 dakikalık yolu 45 dakikada gelmiştik resmen. Babam bana birşey olmasın diye o kadar yavaş sürmüştü ki arabayı insanları engellememek için yolun kenarından kenarından gitmek zorunda kalmıştık. İyi olduğumu biraz daha hızlı gitmesini söylesem de beni dinlememişti. Her ne kadar hassas bir bünyeye sahip olsam da ilk defa bayılıyordum. O yüzden de çok endişelenmişlerdi benim için. İyi olduğuma bir tek babam şahit olmamıştı. O yüzden de ikna edemiyordum. Ben iyiyim dedikçe Sinayla annem kafa sallıyor onaylıyordu ama babamı ikna etmeyi başaramamıştım bir türlü. İyi olduğumu söylemem kafasındaki kötü olduğuma dair düşünceleri degiştirmiyordu malesef. Sina önde annemle ben arkada yolculuk bitsin diye dua ediyorduk. Mahallemize ulaştığımızda mutluluktan gözlerimin içi parladı. Mahallemi gördüm diye bu kadar mutlu olacağım hiç aklıma gelmezdi.
Arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Bi anda belimde hissettiğim el ile Sina ya dönmem bir oldu.
- Ne yapıyorsun !
- Yardım ediyorum karıcığım . Yeni ayıldın ya . Bir daha bayılmanı istemeyiz.
- Saçmalama Sina annemler görecek !
- Yardım ediyorum kötü bir şey yapmıyorum kii..
- Doğru diyor çocuk kızım . İzin ver yardım etsin.
Bende diyorum bu niye süt dökmüş kediye döndü. Annemin geldiğini görmüş fırsatçı. Kaş göz işaretlerine dayanamayıp izin verdim mecburen. Annem onay verdi diye nasıl da şımarıyordu.
- Sana da gün doğdu tabi..
- Yavaş gidelim de tadını çıkarayım.
- Hadi annemden onay aldın babam görse ne diyeceksin beyefendi?
- Aynı şeyi.
- O gelmeden geçelim. Birde babama rezil olamam .
- Bu seferlik öyle olsun bakalım.
Zaten belimden hiç indirmediği eliyle daha sıkı tuttu beni. Ben hızlı gitmeye çalıştıkça o yavaşlatıyordu. Amacını biliyordum ama boyun eğmeye hiç niyetim yoktu. İlla bütün ümmeti Muhammede ilan edecekti adam. Ben babam görmesin diye oda babam görsün diye savaş verirken sonunda eve girebilmiştik. Allah'a şükür ki babamın arabada işi uzun sürmüştü. Kim bilir ne yapıyordu adam.
- Tamam canım sağol. Ben gerisini giderim. Sen babama baksana gelemedi hâlâ.
- Tamam ama birşey unutmadın mı?
- Ne unuttum?
- Bi düşün bakalım..
Etrafta bakındım. Kimsecikler gözükmüyordu. Hemencecik öpüp geri çekildim. İstediğini elde ettiği için sırıtıyordu.
- Bak nasıl da alıştın bana. Artık söylemeden de anlıyorsun.
- Hadi hadi babamın yanına git .
- Tamam karıcığım gidiyorum.
Geri geri adım atarak gitmemeye çalışıyordu hâlâ.
- Hadii..
Gitmesini bekledikçe ayak sürüyordu. Bende beklemeye devam etmeyip içeri geçtim. Yoksa gideceği yoktu bunun. Ne kadar bana yardımcı olsada sonuçta damattı. Ayıp olurdu bana kalırsa. Gidip el atması lazımdı. O yüzden de daha fazla oyalamak istemedim kocamı. Önce damatlık görevini yerine getirsin sonra yanıma gelirdi zaten.
Odama çıkıp feracemi çıkardım. İki gündür aynı kıyafetleri giyiyordum. Sina nın beni bu şekilde görmesini hiç istemedim ama görmüştü işte. Daha evlenmeden hastalıkta sağlıkta kısmını gerçekten yaşamıştık. Hemen üstümü değiştirip indim aşağıya. Ben inene kadar babamla Sina da gelmişlerdi zaten. Oturma odasına geçip yanlarına oturdum bende.
- Anne sen iyimisin?
- İyiyim kızım.
- Sana da yük olmak istemezdim. Hakkını helal et.
- O ne demek kızım öyle. Ne yük olması. Sen bizim ilk göz ağrımızsın. Allah bir daha yaşatmasın. Ben seni o halde baygın görünce kötü oldum asıl. Yoksa sen bana yük olabilirmisin hiç.. İyiyim ben merak etme.
- Annem ya..
Sina ya baktım. Hem mutlu olmuş gururla izliyor hemde muzipçe gülüyordu. Aklından nazlı kızı aldık diye geçirdiğinden emindim.
- Anne şu mektup nerde ?

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin