Otuz üçüncü bölüm: Kahve ( part 2 )

7 3 0
                                    

Herkes çocuğunu ve bendeniz de kendimi doyurduğumuz için sofrayı kaldırıp öyle oturmaya devam etmeyi kararlaştırıp ayaklandık. Hep bir elden olunca hıphızlı halloluyordu işler. Ah ah birde bizim evde olsa bu hızlar.
Kızlar bulaşığı hallederken bende sofrada kalanları dolaba koyuyordum. Evin düzenini ezberlemiştim artık. O eskisi gibi sabahlara kadar muhabbet ettiğimiz günler mazide kalsa da günü birlik gidip geliyordum sevgili kuzenime. Kal diyordu tabi ama böylesini tercih ediyordum. Acısını da annesine geldikçe çıkarıyordum orası ayrı.
- Zühree..
- Efendim Hafsa
- Birşey istesem.
- İste kuzen.
- Ya evde kahve bitmiş. Sina yı da bölmek istemedim koyu muhabbete dalmışlar. Ev sahibi olarak benim gitmem de iyi olmaz sanki..
- Tamam canım ben giderim. Ay sanki yabancıdan birşey istiyorsun Hafsa. Giderim ne olcak.
- Hangisini istiyorsan onu al tamam mı tatlı yada acı farketmez. Hangisini istiyorsan onu seç.
- Tamam kuzen. Sanki oy vercem. Altı üstü kahvedir yani.
- Olsun senin seçimin önemli. Ben para getireyim sen giyinene kadar.
Elimde kalan kapları da dolaba koyduktan sonra feracemi giyip başımı yaptım. Altı üstü kahve alacaktım. Bu kız gene garip davranıyordu. Başımı yapmam bitince parayı alıp çıktım evden. Hafsa kaynanasının üst katında oturduğu için merdivenleri bir kullanıyorlardı. O yüzden de ayakkabılarım aşağıda binaya giriş kapısının oradaydı. Zoraki ayakkabılarımı bulup giymiştim sonunda. Market az ilerdeydi zaten. İki dakikalık işim vardı. Bahçeden çıkıp markete doğru yürümeye başlamıştım ki bir anda duraksadım. Yekta az ilerde duruyordu. Ve onu gördüğümü de görmüştü. Geri gitsem saçma olurdu. Ama ona doğru gitmek de istemiyordum. Off ne yapacaktım. Bir iki saniye sonra gitmeye karar verip yürümeye devam ettim. Sonuçta markete gidecektim. Onunla bir ilgisi yoktu. Önüme bakarak ilerledim. Oh yanından geçmiştim işte. Ne vardı ki zaten bu kadar gerilecek. Geçtim bitti gitti işte. Markete girip çıkana kadar giderdi zaten. Dönüşte de sitrese girmeme gerek kalmazdı.
- Zühre
Hayır. Hayır bu doğru olamaz. Beynin sana oyun oynuyor Zühre. Devam et !
- Konuşabilir miyiz ?
Allah'ım doğru mu duyuyorum. Ne ilerleyebiliyordum nede ona dönebiliyordum. Öylece durmuştum yolun ortasında. Ne konuşabilirdi ki benimle? Belki de çok basit bir şey soracaktı. Evet birşey soracaktır, ne olacak başka. Normal olmak en iyisi. Sorsun cevaplayayım ve gideyim. Evet. Zihnimden onay alarak döndüm ona doğru.
- Tabi. Dinliyorum.

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin