Yirmi dokuzuncu bölüm: Anahtar kilit (part 2)

4 3 0
                                    

Kahvelerimizi ocağa koyup hemen sunumluklarımı çıkardım. Tabiki en güzel sunumları kocama yapacaktım. Boşuna mı almıştım o kadar ıvır zıvırı. Kahvelerimiz olana kadar küçük ve tatlış tepsimiz hazırdı bile. Yeni gelin olmaya çok çabuk adapte olmuştum. Göründüğünden daha eğlenceliydi bu işler. Kahvelerimizi de tepsiye koyup odamıza yöneldim. Sina da namazını bitirmiş dua ediyordu. Benim geldiğimi farkedince duasını sonlandırıp topladı seccadesini.
- Tuzsuz.
- Eline sağlık.
- Afiyet olsun.
Karşılıklı ilk kahvelerimizi içiyorduk. Kahvelerimiz yarılanınca kafamdaki planı yoluna koymak için kalktım ayağa.
- Sen burada bekle kocacığım. Ben birşey getiricem.
- Tamamm.
Banyoya gidip başörtümü çıkardım önce. Tabi bu sandığım kadar kolay olmadı. Genede topuz ve gereksiz ayrıntıları istemediğim için hızlı çözmüş sayılırdım. Bonemi de çözdükten sonra çıkardım kafamdan. Gün boyu saçlarım kapalı olduğu için nefessiz kalmışlardı resmen. Onları bu eziyetten kurtarmak için tokamı da çıkarıp saldım omuzlarımdan aşağıya doğru. Ohh be rahatlamıştık sonunda. Banyo dolabından tarağımı alıp taradım güzelce. Tarama düzeltme işlemi bittikten sonra son kez baktım aynaya. Sanırım hazırdım. İkiye ayırdığım açık kahverengi saçlarımı omuzlarımdan sırtıma doğru attırdım. Bu şekilde dalgalı dalgalı belime kadar uzanıyordu. Kaç senedir uzatıyordum bilmiyorum. Uzun saçı çok seviyordum. E banada yakışıyordu yani. Kocamı daha fazla bekletmeden kimse bulamasın diye banyo dolabına sakladığım kutuyu çıkardım. Derin bir nefes alıp çıktım banyodan. Kocam ilk kez saçlarımı göreceği için heyecanlıydım. E birazda kutuya vereceği tepkiden dolayı heyecan vardı tabi. Oturarak bekleyen Sina beni kapıda görür görmez ayağa kalkmıştı. Saygı kalkışı falan değildi tabiki bu. Şaşkınlık tepkisiydi.
- Kalpten mi götüreceksin beni.. Çok güzelsin.
Elimdeki kutuyu yan tarafa koyup yaklaştı bana doğru. Önce alnımı öptü. Sonra inceledi bir güzel açık halimi. Yetmedi bir tur etrafımda döndürdü. Ve sonra yuvama aldı beni , kollarının arasına. Hem sarılıyor hem saçlarımı okşuyordu.
- Dalin ?
- ....
- Tabi ya.. Bende niye iç başörtülerin şampuan kokmuyor diyordum. Dalinle mi yıkanıyorsun sen?
- Şey..galiba..
- Allah'ım baba olmadan bebeğim oldu.
- Yaa..
- Minik bebeğim benim.
- Tamam tamam konuyu dağıtmayalım. Bak sana ne getirdim.

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin