Yirmi altıncı bölüm: Aleyna (part 2)

4 3 0
                                    

Alınacaklar verilecekler alınıp verildikten sonra hızlıca arabalara binip nikah dairesine doğru yola çıktık. Ben tabiki kocamın yanına oturduğum için Rukiye yi de nişanlısının yanına postaladık. Babamın, halamın ve de dayımın arabaları eklenince konvoya yedi araba olmuştuk. Bizim gibi aile görmemişti o salonlar eminim.
- Beş dakika sonra imzalarımızı atıyoruz. Ve bir kez daha karım oluyorsun.
- Evet kocacığım. Bugüne ulaşmak için çok bekledik şükür Rabbime bu günlere ulaştırdı bizi.
- Şükürler olsun seni verene.
Zaten elinde olan elimi öptü yeniden. Bindiğimizden beri aklına estikçe öpüyordu elimi. Tabiki her öpmesinin ardından sırıtıyordum bende. Şaka maka gelmiştik bu günlere. Şimdi inecektik ve nikahımız kıyılacaktı. O kadar zordu ki onsuz geçen günler. Bu günlere dair umudumu bile yitirmiştim bir ara. Çok şükür ki yanyanaydık işte. Ve bugün hiç ayrılmamak üzere söz verecektik birbirimize. Yılların hayalleri ayların umutları gerçekleşecekti bugün. Sevdiğim adamla evleniyordum.
Bir küçük yolculuğun ardından istediğimiz konuma ulaşmıştık. Damat bey ve gelin hanım olarak biz önde ailemizde arkamızda girdik binaya. Görevlinin yönlendirdiği salona ulaşınca herkes soluklanmıştı. Biz kendi heyecanımızdan koşturduğumuzu bile anlamamıştık. Biz önden hızlı hızlı gidince eli mecbur onları da o tempoya mahkum etmiştik. Salona ulaşınca anca nefes alabilmişlerdi bu yüzden. Tabi ben bunu iş işten geçtikten sonra farkediyordum. İş işten geçti diye üzülsem de eminim gün boyu aynı şeyleri yaşatacaktık tekrar tekrar. Ne yapalım buda gülün dikeniydi. Son gün. Sonra rahat rahat nefes alırlardı. Kocamın benim için çektiği sandalyeye oturdum. Benim oturduğumdan emin olup oda yanıma oturunca beklemeye başladık hepberaber. Sevgili izleyicilerimiz de yerlerini almışlardır zaten çoktan. E artık gelebilirdi nikah memuru. Biz hazırdık.
- Hoşgeldiniz.
Nikah memurunun yanımıza gelme süresine bile tahammülüm yoktu resmen. Ay ne oluyordu bana böyle. Çok sitres yapmıştım. Akşama düğünümüz vardı ama daha gelinliğimi bile giymemiştim. Yetişmemesinden korkuyordum. Buda bana sitres olarak dönüyordu.
- Sina Bozkurt, Hafsa Hanzade
- Evet memur bey.
- Tekrar hoşgeldiniz.
- Hoşbulduk.
- Şehitlerimiz de hazır sanırım.
- Evet hazırız.
Aynı anda dedikleri için refleksle birbirlerine bakmışlardı. Bu uzun zaman sonra ilk etkileşimleriydi. Ben bir tanecik arkadaşımı bu güne kadar herşeyimde yanımda olduğu için şahidim olsun istemiştim. Birini ben seçtiğim için diğer şahidi de Sinaya bırakmıştım. Sonuçta onunda nikahıydı bu. Oda benim gibi düşünerek kendi yoldaşını seçmişti, can arkadaşını. Öncesinde kim olacağını konuşmadığımız için mahcup olmuştum. İstemsizce bir araya gelmişler ve hatta yan yana oturmak zorunda kalmışlardı. O ana kadar birbirlerine bakmak bir yana yokmuş gibi davranmışlar memur gelene kadar da masaya geçmemişlerdi. Memur gelince oturmak zorunda kalmış olsalarda aralarında bir insan sığacak kadar boşluk vardı. Neredeyse şahit oldukları anlaşılmayacaktı. O ana kadar kendilerini birbirinden sakındıkları tavırları refleksleriyle yok olmuş bir anda göz göze kalmışlardı. Yektayla Zühre birbirine Aleyna da onlara bakıyordu.

Kınalı Parmak 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin