Arabayı müsait bir yere parkedip buluşacağımız cafeye doğru yürümeye başladım. Yol boyunca uğraşıp bastırdığım heyecanım attığım her adımla artıyordu. Ne oluyordu bana! Kendime gelmeliydim.
Cafenin kapısına gelince besmele çekerek içeriye girdim. Allah'ım hayırlısı ve afiyetlisini nasip et diye dua ederek ilerledim.
- Hoşgeldiin
- Hoşbulduk canım.
- Şu köşedeki masadayız. Rahat etmen için orayı seçti.
- Sağolsun.
Hem mahcup olup hem sevinmiştim. Hafsa'yı takip ederek oturdukları masaya doğru ilerledim. Geldiğimizi görünce ayağa kalktı hemen. Ama kafası yerdeydi. Yüzüme bakmıyordu. Bende aniden karşımda görünce bakmış bulunmuştum. Fotoğraftakinden daha iyiydi. Kendime bile söylemekten çekindiğim o düşünce oturmuştu içime. Olabilir miydi gerçekten?
- Hoşgeldiniz.
- Hoşbuldum.
Benim için ayırdıkları yere oturdum. Yasir in karşısı Hafsa nın yanı oluyordu burası.
- Ben şurada bir masada oturacağım. Siz konuşun. Daha rahat edersiniz.
- Hafsa bence kal. Yani eğer sizin için de bir mahsuru yoksa.
- Yok mahsuru yok. Bencede kal Hafsa.
Hafsa ne yapacak diye yüzüne baktığımda gülmemek için kendini zor tuttuğunu gördüm. Bi bana bi ona bakıp sırıtıyordu. Sina nın huyları ne ara geçmişti bu kıza bu kadar ya yeminle sanki Hafsa ya değil Sina ya bakıyordum.
- Daha rahat konuşurdunuz.
- Senden çekinmiyorum canım. Kalman iyi olur.
- Rukiye hanım doğru diyor dayısı...
O ana kadar yerde olan kafamı bi anda şaşkınlıkla kaldırmıştım. Ani refleksle karşımdaki adama bakıyordum. Oda yaptığı gafın etkisiyle kafasını kaldırınca göz göze kalmıştık. Olduğum durumu farkedince Hafsa ya çevirdim bakışlarımı.
- Dayısı mı?
- Bu konuyu bugün anlatmayı düşünüyordum zaten. Ama ağız alışkanlığı planladığımdan erken oldu. Evet.. Hafsa nın dayısıyım. Öz dayısıyım. Aramızda az yaş olduğu için şaşırmanız normal. Bu güne kadar size söylememesini ben rica ettim. Aramızdaki ilişkiden sebep kendinizi zorunlu hissetmenizi istemediğim için bu zamana kadar sakladık sizden.
- Sebebin bu olduğunu tahmin etmiştim ancak dayısı olduğunuz hiç aklıma gelmezdi doğrusu.
- Aramızdaki ilişkiyi ve diğer herşeyi tanışıp görüşmeyi kabul edinceye kadar saklamak istedim. Çünkü o sebeplerden dolayı değil beni ben olduğum için kabul edin istedim.
- Başka ne varki bilmediğim?
- Menü geldi. Siz seçin ben gidip getireyim.
Hafsa yı kalmaya ikna ettikten sonra tekrar gitmek istemesi işgillendirmişti beni. Ne anlatacaktı da bizi yalnız bırakmak istiyordu. Bilmediğim ne olabilirdi ki bu kadar özel olan. Birer tatlı seçtikten sonra yanımızdan ayrıldı Hafsa. Kafam önüme eğik bir şekilde anlatacağı şeye başlamasını bekliyordum. Bir süre beklediğim halde konuşmaya başlamamıştı hâlâ. Nedenini anlamak için ona baktığımda bana bakar halde buldum onu. Yüzüne güneş vuruyordu. Daha önce farketmediğim ela gözlerinde kaldım öylece. Ben ona baktığımda konuşmaya başladı.
- Sen diye hitap edebilir miyim? Çünkü anlatacağım şeyi 'siz' diye anlatmam biraz saçma olacak.
- Peki.
- Öncelikle gerçekten hiçbirşey yokmuş gibi tanışmak istediğim için özür dilerim. Ben seni zaten tanıyorum.
- Nasıl yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kınalı Parmak 2
Teen FictionKimisi başladığı yerde biter Kimisi bittiği yerden başlar hikayelerin.. O mektup yeni hikayeler mi yazacak? Eski hikayeleri mi silecek ?