💎77"Genç Efendi Chen, Onun hizmetlerini nasıl buluyor?"
Chen Man nedenini bilmiyordu ama ses tonunun biraz düşmanca olduğunu hissetti. Hafifçe kaşlarını çatarak şöyle dedi:
"Yanılıyorsun, Xie-ge benim kişisel doktorum değil. O her zaman benim arkadaşımdı."
He Yu gülümsedi, cevap olarak tek kelime etmezken gözleri buz gibi soğuktu.
Chen Man ona şaşkınlıkla bakmaya devam etti, "Eğer doğru hatırlıyorsam sen de Xie-ge'nin de arkadaşısın."
He Yu'nun gülümsemesi daha da kibar bir hal aldı.
Gerçekte, derinden acı çektiğini hissediyordu ve Xie Qingcheng'i kenara sürüklemeyi, onu duvara yaslamayı ve Chen Man'in gözlerinin önünde onu kinci bir şekilde öpmeyi, Xie Qingcheng'i herkesin gözü önünde kirletmeyi çok istiyordu.
Ancak Xie Qingcheng'den gördüğü muameleden dolayı yaralanan gururu, başkalarının önünde bu şekilde davranmasına izin vermiyordu.
Aslında hafif bir küçümsemeyle konuşurken son derece kayıtsız görünüyordu: "Şaka yapıyor olmalısın. O ve ben sadece birlikte çalışıyoruz."
Hu Yi'nin orada olması sebebiyle üçünün daha fazlasını konuşması mümkün değildi, bu yüzden hepsi akıllarında kendi düşünceleriyle odalarına döndüler.
Ancak odasına vardığında He Yu daha fazla dayanamadı.
Kanepede otururken bir süreliğine daldı ama her şeye rağmen hâlâ kalbindeki yalnızlığı üzerinden atamadı. Sonunda aşağıya inip kendine bir paket sigara aldı.
Marlboro, Xie Qingcheng'in son zamanlarda içtiği marka.
Yol kenarında duran He Yu, sigarasını ince eliyle tuttu ve yavaşça bütünüyle içmeyi bitirdi; gözleri yanan ucun parıltısı boyunca titreşirken, tavrı zarif ama çarpıktı.
Otele döndükten sonra yapım asistanıyla iletişime geçerek odasını Chen Man ve Xie Qingcheng'in odasının yanındaki odaya değiştirmek istedi.
"Kaldığım oda jeneratörlere çok yakınmış, uyuyamıyorum."
Asistan işinde ihmalkar davranmaya cesaret edemedi ve hemen He- laoban'a yardım etti. Daha fazla uzatmadan odasını değiştirdi.
Ancak He Yu yine de bunun yetersiz olduğunu düşünüyordu. Odanın düzenine bakarken yatağı zorla hareket ettirmeye devam etti ve onu Xie Qingcheng'in odasıyla paylaştığı duvara doğru itti. Daha sonra yatağa çöktü ve kendi vücudunu ısırıp kemiren karanlık duygularına teslim olarak gözlerini kapattı. Uzun bir süre sonra nihayet cep telefonunu aldı ve Xie Qingcheng'i aradı.
Otelin ses yalıtımı o kadar da iyi değildi. Duvara yaslanan He Yu, Xie Qingcheng'in komşu odada aralıksız çalan telefonunun sesini belli belirsiz seçebiliyordu.
Buna kısaca Chen Man'in sesi eşlik etti: "Ge, Telefonun!"
Sonra Xie Qingcheng'in sesi duyuldu. Biraz uzaktı ama çok soğuk ve sakindi. Ne söylediğine gelince, He Yu tam olarak duyamadı.
Ama sonunda cevap vermediği çok açıktı.
Cevap vermedi, bu yüzden He Yu aramaya devam etti.Chen Man, "Ge, yine arıyor."
Yine de Xie Qingcheng cevap vermedi.
Üçüncü çağrının ardından He Yu nihayet Xie Qingcheng'in ayak seslerinin yaklaştığını duydu.
Ardından, nihayet telefonu açtı.
He Yu tam konuşmak üzereyken Xie Qingcheng, cep telefonunu televizyonun yanına atmadan önce, He Yu'nun sesini duyamayacak şekilde hoparlörünü susturdu.