2.Bölüm : Sevgilim.
*Biz mahşerin dört atlısıyız, her şeye rağmen ayakta kaldık, hiçbir şey yüzünden yere düşmeyeceğiz.*
Sessizlik. Hem de sessizliklerin en rahatsız edicisi, beyinler konuşurken dudakların sessiz kalması. Oysa ben tam tersini istiyorum artık, beyinlerimiz sussun, dudaklarımız konuşsun istiyorum. Onunla artık bomboş şeylerden konuşmak istiyorum, bu akşam yemekte yiyeceklerimizden, havanın nasıl olduğundan... Oysa biz öyle bir olayın içinde bulduk ki birbirimizi havanın durumunu konuşmak bizim için dünyanın en lüks muhabbeti. Yarım saat boyunca aynı odanın farklı köşelerinde oturup tek kelime konuşmadık. Yarım saat sonra kapı çaldığında sessizce kalktım ayağa, kapıya doğru ilerledim. Bana bakmıyordu bile. Kapıyı düşük bir suratla açtığımda Burak ve Mert gülüşerek girdiler içeri, dışarıdan içeri resmen soğuk hava kütlesi giriyordu!
"Selam, bizim kuş konuşmaya başladı mı?" Burak'ın neşeli sorusuna omuz silktim,
"Hiç sorma. Boş ver... Çok fazla şey almışsınız, sanki aylarca çıkmayacağız buradan!"
"Ne ayları kızım, ben bunları iki günde bitiririm." Burak elindeki dört poşetle mutfağa dalarken hafifçe gülümsedim, ardından Mert'in elindeki iki poşeti alıp peşinden mutfağa gittim. Burak poşetleri buzdolabına yerleştirirken ona katıldım,
"Ne oldu?" dedi sessizce bana doğru eğilerek, "Hiç mi konuşmadı?" Moral bozukluğuyla iç çektim.
"Beni istemediğini söyledi. Hatta sizi de. Tek başına kalmak istiyormuş filan falan. Yalvardım, ama hiçbir etkisi olmadı. Ben de kendi haline bırakacağım artık. Kendi isterse kendi gelip konuşacak."
"Biz de öyle yapalım! Mert'e anlatacağım, bırakalım üstüne gitmeyince ne yapacak bakalım. Biz kendi aramızda konuşur eğleniriz, bakalım ne kadar dayanacak. Bu arada garip bir şey aldık!" Poşetten çıkardığı bir paket yarım ay şeklindeki hamur işlerini bana gösterdi,
"Gürcü mantısıymış bunlar. Yaparsın yeriz."
"Niye ben yapıyorum! Tek kız benim diye on gündür hizmetçi yaptınız beni!"
"Çünkü kızsın sen kızım! Seni bir gün kardeşimizle evlendireceğiz, ona iyi bakabileceğini bize kanıtlaman lazım!" Burak gülerek konuşurken ona sert bir bakış attım, hemen elleriyle saçlarımı bozdu gülerek,
"Şaka şaka çirkin. Tamam ya kızma, beraber yaparız mantıyı. Eminim senden güzel yemek yapıyorumdur."
"Tamam! Madem eminsin, sen tek başına yapacaksın bu akşamın yemeklerini. Yapabileceğini sanmıyorum ama."
"Bak Zeynep beni gaza getirme, gerçekten kötü olur."
"Aynen, yemekler gerçekten kötü olur! Ben de becerebileceğini düşünmemiştim zaten."
"Ben onu kastetm- Zeynep! Beni delirtmeye çalışıyorsun değil mi? Tamam, hadi bakalım. İddiaya girilmiştir, bu akşam müthiş yemekler yapacağım. Sen çık mutfaktan. Çık çık, hadi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...