SELAMMMMM MAHŞERİN BİNLERCE ATLISI^^^^^^
Şimdi, öncelikle şunu istiyorum sizden. Bölümü okuduktan sonra lütfen sonda yaptığım açıklamaları teker teker okuyun. Yorumlarınız ve düşünceleriniz ne olacak bilmiyorum, ama açıklamalarımı okumanızı ve yorum yapmanızı aşırı kalpten istiyorum.
Yukarıdaki şarkıyı da açalım, iyi okumalar :')
20.Bölüm : O Nokta...
*Bu nokta, hayatımın gelebileceği en korkunç noktaydı. Ve hayatım tam olarak o noktadaydı...*
---
Upuzun yollar bana kısacık geldi, ve o an yeni bir bilgiyle tanıştım. Acı içinde olan insana gittiği yol gittiğinden daha uzun gelir sanırdım, ama daha kısa gelirmiş, anladım. Ameliyat olur gibi bir yolculuk yaptım sanki. Saatlerce süren ameliyat hastaya göz açıp kapama mesafesinde gelir ya hani, gözünüzü kapatırken ameliyathanede açtığınızda ise odanızdasınızdır. Aynen öyle oldu... İçimdeki acı bana yolları kısalttırdı, içimdeki acı bana nefes sayımı azalttırdı, içimdeki acı bana neler yaptı... Gözümü kapattığımda otobüsteydim, açtığımda evimizin boş salonunda. Telefonum defalarca çaldı, bir kez olsun açmadım. Hangisinin aradığına bile bakmadım... Annem beni söylene söylene dışarıda bizi bekleyen babamın arabasına bindirdiğinde bir harabeden farkım yoktu. Belki bir harabeden bile daha yıkık bir haldeydim.
Bu sefer bizi durduran olmadı. Arabamızı kimse bozmadı, kimse bizi bir kazaya karıştırmadı, evimizi kimse tutmadı... Neler neler yaşadığım bu sokakları bir bir geçtim, caddeleri geçerken gözyaşları içinde kendimi hayal ettim bu caddelerde yürürken, koşarken, gülerken, ağlarken... Sonra onları hayal ettim bu sokaklarda. Tek tek elveda dedim sokaklara... Sonra koskoca İstanbul'a koca bir elveda dedim. Gözlerimin önünde koskoca bir kitabın kapağı kapandı. Bir filmi "SON" yazısı belirdi sanki göz kapaklarımın ardında.
(1 Ay Sonra)
"Zeynep, komşular bir saate gelir... Sen git de benim şu listeye yazdıklarımı alıver marketten, olur mu? Babanı da terziye yolladım, bunları söylemeyi unutmuşum."
"Tamam anne..."
Annemin elindeki listeyi alıp üzerime geçirdiğim kırmızı montumla botlarımı giymek için eğildiğimde içimdeki boşluğu hissedebiliyordum. Evden çıkıp merdivenlerden yavaş yavaş inerken bunun benim merdivenden iniş şeklim olmadığını biliyordum. Kapıyı açarken bunun benim kapıyı açış şeklim olmadığını da biliyordum... Hareketlerimin artık bana ait olmadığını görebiliyordum, çünkü artık içimde bir Zeynep kalmamıştı... Buraya geleli tam bir ay olmuştu... Koskoca bir dört hafta. Onların hiçbir mesajlarına bakmayalı, aramalarına dönmeyeli, yoklarmış gibi davranmaya başlayalı geçen koskoca bir dört hafta...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...