Selammm Mahşerin Binlerce Atlısı^^
Nasıl yazdığımı bir benim bir Allah'ın bildiği bir bölüme hazır mıyız?
O zaman yukarıdaki müziği açalım, yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım. İyi okumalar dilerim <3
17.Bölüm : O Gece...
*Ayın ışığı bizi aydınlatmaya yetmiyor, yıldızlar bize yol göstermiyordu o gece.*-
Yaklaşık yarım saattir ormanın içinde yavaş yavaş yürüyorduk. Taşıdığım ağırlık sebebiyle onları yavaşlatıyor olduğumu bilmek beni içten içe mahvederken yavaş yürüyor olmamıza rağmen o kadar yorgun düşmüştüm ki daha kaç dakika dayanabilirdim bilmiyordum. Ormanın aşağılarına doğru ilerledikçe hava giderek soğuyordu sanki... Ne bir ses vardı, ne bir ışık. Hiçbir yaşama belirtisinin olmadığı bu hiçliğin ortasında birbirimizden başka kimsemiz yoktu sanki.
"Yoruldun mu?" diye sordu Onur olduğumuz yerde durarak.
"Hayır..." dediğimde sesim o kadar bitkin çıkıyordu ki Onur beni sırtımdan iterek bir ağaç kenarına yaklaştırdı.
"Otur güzelim... Biraz dinlen." Onur beni ağacın dibine oturttuğunda nefes nefeseydim. Burak ve Mert endişeyle yanıma geldiklerinde Onur bana bir şişe su uzatıyordu. Suyu alıp yavaş yavaş içerken yüzümün yandığını hissediyordum.
"Hadi bunu bize yapıyor tamam anladık... Ama bir insan bunu kızına nasıl yapar!" Burak sinirle söylenirken nefes nefese konuşmaya çalıştım,
"Ben onun kızı değilim."
"Özür dilerim Zeyno..." dedi Burak sessizce, "En azından o seni öyle görüyor..." Ben oturduğum yerden dinlenip suyumu içerken üçü de çaresizce ormanın derinliklerine bakıyorlardı.
"Gidiyoruz gidiyoruz bitmiyor... Yanlış yöne mi gidiyoruz anlamadım ki!" Onur öfkeyle konuşurken Mert ağaçların arasına el fenerini tutuyordu.
"Dümdüz gidiyoruz gibi geliyor da fark etmeden sağa sola mı sapıyoruz acaba abi?" Mert birkaç adım ileri giderken Burak saatinin pusulasından yolu çözmeye çalışıyordu. O sırada karnımda hiç durmak bilmeyen Gece'yi sakinleştirmek için elimi karnıma koydum.
"Şşş, sakin ol!" gibi bir fısıltı çıktı dudaklarımın arasından. Üçü de korkuyla bana dönerlerken başımı kaldırdım.
"Size demedim..." deyiverdim bir anda.
"Kime dedin?" Onur endişeyle yanıma yaklaşırken Burak ve Mert de peşinden geliyordu.
"Ona dedim..." diye mırıldandım karnımı göstererek.
"Bir şey mi oldu? Sancın mı var?" Üçü de telaşla bana doğru eğilmiş karnımı izliyorlardı.
"Hayır. Sadece... çok kıpırdıyor... Sanki korktuğumuzu hissetti..." Onur elini uzatıp karnıma dokundu. Aynı anda Burak ve Mert de ellerini uzatıp gülerek karnıma dokundular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...