Selam Mahşerin Binlerce Atlısıııı^^^
Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın. İyi okumalar dilerim <3
11.Bölüm : Bebek.
*Işığın gücü karanlıkta çalınanları saklamaya yetecek miydi?*Bazı geceler hiç sabah olmasın istersiniz, o kadar mutlusunuzdur ki o anda kalmak ve sonsuza kadar orada yaşamak istersiniz. Bu gece onlardan biri değildi. Bu gece sabah olmasını istemeyi bırakın, günler öncesine ışınlanmak istediğim bir geceydi. Kollarımda ateşler içinde yanan bebeğimin uyumasını ve ilaçlar sayesinde ateşinin düşmesini beklerken uyuyakalmıştım. Yaklaşık yarım saatlik bir uykunun sonunda uyanmış ve telaşla Gece'yi kontrol etmiştim. Hala yanımda yatıyor olduğundan emin olduktan sonra gözlerim karşı koltukta kitap okuyan Ferhan dedikleri bu adama kaymıştı... Gözlüklerini çıkarıp beni kontrol ettikten sonra bana gülümsedi.
"Biraz daha uyumalısın. Çok yorgun görünüyorsun..."
"Hayır." dedim sertçe.
"Sana kahve getirmelerini ister misin?"
"Hayır."
"Bir şeyler yemek ister misin?"
"Hayır..." dediğim an duraksadım ve Gece'ye baktım. İyi beslenmezsem onu da besleyemezdim. Sonra gururumu ayaklarımın altına alıp başımı kaldırdım.
"Yemek yiyebilirim..." diye mırıldandım, "Gece için..." Ferhan'ın gülümsediğini gördüm. Memnuniyetle kalktı ve kapıdan kafasını uzatıp içeri doğru seslendi.
"Kızım, Zeynep Hanım'a güzel bir tepsi hazırlayalım..."
O sıra ben elimi uzatmış Gece'nin ateşine bakıyordum. Arkamdan gelen sesle başımı ona doğru çevirdim.
"Doktor on dakika önce buradaydı. Ateşini ölçüp gitti, ateşi düşmeye başlamış. Merak etme, gayet iyiye gidiyor." Başımı salladım.
"Ferhan Bey, çorba yapmıştım. Önden onu getireyim dedim. Beş dakika sonra da sulu köfte ve mantı getireceğim."
"Tamam tatlım, ellerine sağlık." Çalışanlardan biri elinde bir tepsinin üzerinde çorba ve salatayla geldi. Tepsiyi kucağıma bıraktı ve bana gülümseyerek çıkıp gitti. Ferhan eski yerine dönüp kitabını okumaya devam ederken çorbamı içtim. Salatamı da yedim ve tepsiyi orta sehpaya bıraktım. Arkama yaslanıp gözlerimi evin içinde gezdirdiğim sırada gözlerim karşımdaki adamın okuduğu kitaba takıldı.
"Romeo ve Juliet okuyorsunuz. Öyle mi?" diye sordum kendimi tutamayıp. Gözlerini gözlüklerinin üzerinden bana doğru çevirdi. Başını salladı.
"Çok severim. Belki iki yüzüncü defa okuyorumdur... Shakespeare aşığıyımdır." dedi gururla. Sonra eliyle kitaplığını gösterdi.
"Shakespeare kitaplığım. Her kitabının her baskısı var burada... En sevdiğim kitap nedir sence, tahmin edebilir misin?" Omuz silktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...