Selammm Mahşerin Binlerce Atlısı^^
Mekanın sahibi geri geldi diyerek güzel bir giriş yapmak istiyorum ahabdhgbgsdhd
Size kitap hesabıyla tam tamına 30 sayfalık bir bölüm getirdim^^
İyi okumalar dilerim canımın içleri :')
Yukarıdaki müziği açmayı ve oy vermeyi unutmayalım <3
13.Bölüm : İşaret Parmağı.
*Sanki tüm o kaosun içinde o zamanlar bile anlamışsın seni korumak için her şeyi yapabileceğimi...*Son yılların en garip sabahını yaşayarak başladım bu güne. Onur, ben ve ailelerimiz hep birlikte bir masanın etrafında oturmuş kahvaltımızı yapıyorduk. Annemin yüzü gülüyordu, babam mutluydu, Onur'un anne ve babası bize gülerek gençlik hikayelerini anlatıyorlardı. Gözlerim her birinin üzerinde tek tek gezerken en sonunda Onur'un yüzünde durmuştu. O an fark etmiştim ki Onur gözleri dolu dolu izliyordu gençliğini anlatan babasını. Sanki ucundan köşesinden dahil olmak istiyordu hayatlarına, sanki ömründen bir on yıl verip çocukluğunu onlarla birlikte geçirmek istercesine bakıyordu yüzlerine. Hayatlarımız en başından beri birbirimizi bulmak üzerine kurgulanmıştı sanki. Bu masada oturan altı kişinin kaderleri en başından beri birlikte olmak üzerine kurgulanmıştı... Bebekliğimde "Al bak bu senin kız kardeşin!" diyerek verilmiştim Onur'un kollarına. Beni kaç gün ya da kaç hafta kız kardeşi olarak bilmişti bilmiyordum... Tek bildiğim onun kafasında silik bir hatıra olarak kaldığımdı. Hayatı boyunca ara ara aklına gelen o "Zeynep" hep bendim aslında.
Ben ilkokul sıralarında eve dönmek istediğim için ağlarken Onur'un başka bir ilkokul sırasında gözlerinin dalıp da hatırladığı o küçük kundaktaki bebek bendim. Hayatım hep oradan oraya sürüklenmekle geçerken sabit kaldığım tek yer Onur'un kafasının içiydi belki de... Benim durulduğum ve durduğum tek yer onun hafızasının en derin yeriydi. Gözlerimi açıp gördüğüm ilk iki göz beni doğuran kadının gözleriydi, sonrakiler ise küçük Onur'un ela gözleri. Ne çok el değiştirmiştim, ne çok kucaktan kucağa gezip kendime bir yuva aramıştım ve bunların hiçbirini nasıl da fark etmemiştim... On sekiz yaşıma kadar içimde hep bir hisle büyümüştüm halbuki. Sanki hiç sabit durmuyormuşum da sürekli hareket halinde bir hayat yaşıyormuşum hissi hiç peşimi bırakmamıştı. Onur'un gözlerini o gece o okulda ilk kez gördüğümde ise aslında içimde bir yerlerde biliyordum ki içine derin derin baktığım ilk gözler Onur'un ela gözleriydi.
O an fark etmeden elimi uzattım ve Onur'un elinin üzerine koydum. Onur'un başı hareket edip gözleri benim gözlerimle buluştuğunda içimin titrediğini hissettim. "Tamam." dedi beynim, "Burası bizim ait olduğumuz yer. Burası o bebeğin beşiği, burası küçük Zeynep'in güvenli yeri..."
"İyi misin?" diye fısıldadı Onur kulağıma doğru eğilip. O sırada elimi avucumun içine almış sıkıca tutuyordu.
"Çok iyiyim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...