Üçüncü Perde - 4.Bölüm : Seni Bırakmam.

789K 29.6K 28.6K
                                    

Selammm! Yukarıdaki şarkıyı açalım ve öyle okuyalım lütfen :')

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın^^


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



4.Bölüm : Seni Bırakmam.

*Artık yer yarılsa gerekirse uçmayı öğrenecek yine de onları bırakıp o yerin için girmeyecektim.*


(Zeynep'in Anlatımıyla)

"Sen benim yerimde olsan, ruhun toprağa gömülmüş olarak yaşamak ister miydin?" Uğultulu Tepeler'in satırları akıp giderken yatağıma kıvrılmış bir şekilde dışarıdaki yağmuru dinliyor odamın karanlığında kitabı zar zor görüyor ve hayır ağlıyor olmamın buna etki ettiğine inanmıyordum.

"Anlatılır gibi değil bu... Ben cansız nasıl yaşarım! Ruhsuz nasıl yaşarım!" diye devam ediyordu satırlar. Kitap kapağını içimin acısının dayanılmaz bir hal almasıyla kapattığımda daha çok kıvrıldım. Öyle çok kıvrıldım ki sanki kendimi kendi içime sokmak istiyordum. Kafamı karnımın içine daldırmak, şöylece bir içeriye bakmak ve yaşıyor olduğumu görüp şaşırmak istiyordum. Zira kafam yaşıyor olduğuma inanmıyordu. Nefes alıyor olmak bana imkansız geliyordu. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım, gökyüzünü hayal ederek kendi içimde kendi hikayemin satırlarını yazmaya başladım sadece kendimin duyduğu sadece kendimin okuduğu...

Ruhum toprağa gömülmüştü,
ben ise hala yaşıyordum.
Bir solucan gibi...
Ortadan bölündükçe acı içinde çoğalıyor,
öldükçe yaşamaya birden fazla parça
olarak devam etmeye zorlanıyordum.

Gözlerim saate kaydığında 7'ye birkaç dakika kaldığını gördüm. Saate neden baktığımı bilmiyordum. Zaman bana bir şey ifade etmiyordu. Sabahın 6'sı olması ya da akşamın 7'si... Beni ilgilendirmiyordu. Sabah kalktığımda gidecek bir yerim yoktu, akşam dönecek bir evim yoktu. Çünkü evden çıkmadığınız sürece eve geri dönemezdiniz...

Telefonumun çalmasıyla birlikte istemeye istemeye doğruldum. Telefonumu elime aldım ve ekrandaki "Burak Arıyor..." yazısıyla derin bir nefes aldım. Telefonu açıp kulağıma dayadığımda hiçbir şey söylemedim.

"Zeyno, seni almaya geliyoruz." Bu, son zamanlarda pek yaptıkları bir şey değildi. Gördüğüm halüsinasyonlar onları beni dışarı çıkarmamaya itmeye başlamıştı. Kaşlarımı çattım.

"Neden?"

"Konsere gideceğiz. Hemen hazırlan. On beş dakika içinde oradayız."

"Konser mi? Doğru kişiyi aradığına emin misin Burak?"

"Yahu ne demek doğru kişiyi aradığına emin misin? Bizim senden başka kimimiz var be kızım? Hadi hazırlan, değişiklik olur... Seni eve hapsederek nereye kadar?" Sıkıntılı bir nefes vererek saçlarımı karıştırdım. Bu sefer garip bir şekilde dışarı çıkmayı reddeden ben olacaktım.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin