13.Bölüm : Öpücük.
*Çıkmaz bir sokağa girmiştik, karşımdaki duvarı yıkmaya gücüm kalmış mıydı ölçemiyordum.*
Günler geçti, bir santimetre yol kat edemedik. Ne Onur, ne ben birbirimize bir adım atıyorduk, inadımızdan vazgeçmeden burnumuz nereyi işaret ediyorsa o yöne gidiyorduk. Rüzgar benim yanımdaydı, Hazal ise Onur'un. Yanında kimse olması gereken yerde değildi. Bu durum en çok Mert ve Burak'ın canını sıkıyordu biliyordum. Ama sanırım yavaş yavaş bir devir kapanıyordu. Mahşerin Dört Atlısı bitiyordu, belki bir daha onlarla görüşmeyeceğim günlere doğru ilerliyorduk...
Rüzgar çok iyi bir çocuktu. Bir sürü ortak noktamız vardı, üstüne üstlük bana flörtümsü konuşsa bile asla ileri gitmediği bir arkadaşlık duygusuyla yaklaşıyordu. Onur'un bana bakıp bakmadığını söyleyip duruyordu. Bu yüzden onu yanımdan ayırmak istemiyordum, çünkü Onur'un Hazal adımından sonra benim gidebileceğim başka bir yer kalmamıştım. Sığınabileceğim hiçbir liman kalmamıştı.
"Elbise aldın mı?" Rüzgar'ın sorusuyla birlikte başımı önünde durduğumuz duvar panosundan çevirip ona baktım. Koridorda bir panonun önünde durmuş sohbet ediyor, duyuruları inceliyorduk. Koridorun bir diğer köşesinde Burak, Mert ve Onur sohbet ediyordu. Hazal yanlarında yoktu, nedenini deli gibi merak ediyordum.
"Elbise mi? Ne için?" Kaşlarımı çatarak baktığım sırada Rüzgar gülümsedi.
"Ooo, senin kafan iyice uçmuş. Baloya çok az kaldı. Balo elbisesinden bahsediyorum."
"Haa... Almadım. Pek umrumda da değil. Son anda bir şeyler bulup alırım. İçimden gelmiyor."
"Sen pantolon kazakla gelsen de baloda tüm gözler senin üzerinde olacak. Bir de tabi benim. Çünkü yanında ben olacağım." Gülerek gözlerimi devirdim.
"Bu okulda Hazal gibi bir kız varken bunu söyleyebiliyor musun gerçekten?"
"Hazal mı? Şu seninkinin dibinden ayrılmayan kız mı? Dünyada bir o bir ben kalsam dönüp ona bakmam Zeynep. Yüzünde bomboş bir ifade var. Beyni yokmuş gibi bakıyor. Seninki baya zevksizmiş."
"Ya, lütfen ona benimki deme artık. Yollarımız ayrıldı. Bu kesin bir şey." Yüzüme şeytani bir gülümsemeyle baktı.
"Yollarınız ayrıldı mı, emin misin?"
"Evet. Eminim. Yani... Belki bir veda konuşması yapmadık. Ama onu da yaparız çok yakında, ya da onu bile yapmayız. Onu bile çok görürüz birbirimize. Ama onun içinde de benim içimde de bir şeyler bitti. Bunu biliyorum, görüyorum."
"Ben neden göremiyorum, mesela şu an koridorun karşısında kıskançlıktan deliren bir Onur Zorlu olduğunu hissediyorum. Ayağını stresle yere vurup duruyor. Elini yumruk yapmış. Çünkü yavaş yavaş seni kaybettiğinin farkında. Yavaş yavaş seni bana kaptırdığının farkında." Gözlerine derin derin baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...